Nihayet, kalkınma ajansı Türk müteşebbislerinin hayatına girdi. Hem öyle böyle değil; rüzgar gibi girdi. Türkiye'de 81 ili kapsayan 26 tane "Bölgesel Kalkınma Ajansı" var şimdi. Kısa sürede harika işler yaptıklarını da kabul etmek lazım. İşyerlerinden, teknoparklardan ve ferdi çalışmalardan çıkan projeler Kalkınma Ajansı tarafından değerlendiriliyor ve kabul edilen projelere gerekli hibe ve yardım anında yapılıyor. Türkiye bu sayede proje geliştiren ve rakipleriyle aşık atma avantajını yakalayan bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye başladı. Daha fazla proje hazırlasınlar diye on binlerce kişiye kurs da veriliyor. Maksat belli: İnsanın içindeki cevheri ortaya çıkarmak ve ülkenin sahip olduğu kaynakları doğru ve yerinde kullanma becerisini arttırmak. Daha da ilerisi var tabii bunun; AB kaynakları. Türkiye'nin ne yapıp edip AB fonlarından faydalanması gerekiyor. 7. Çerçeve Programı'ndan dahi yararlanamıyoruz çünkü. Ha, şöyle diyen de çıkabilir tabii: "Üç kuruş için bu kadar sıkıntıya değer mi?" Hiç de böyle düşünmemek lazım. Verilen paralar küçümsenmeyecek kadar büyük bir kere. Yeter ki, sunulan proje dört dörtlük bir proje olsun. Ayrıca, projeli hayata alışmak şart oldu. Dünya kuruşun hesabını yapıyor çünkü. Hem üreticisi, hem tüketicisi yapıyor artık bu hesabı. Rekabetin acımasızlaştığı da cabası! Dolayısıyla, plansız ve projesiz yapılan iş; hüsrandan başka bir şey kazandırmıyor kişi ve kurumlara. İsrafın dik âlâsı yani! Maliyeti aşağı çekmek ve sürdürülebilir bir büyümeyi yakalamak için proje üretmekten başka yol kalmadı yani. Buraya kadar aliyyulâlâ. Kalkınma ajansları yeni olmasına rağmen başarılı bir performans gösterdi ve proje hazırlama hususunda Türk iş dünyasını başarılı bir şekilde destekliyor. Da... Kalkınma ajansının tek fonksiyonu projelere hibe ve destek vermek değil ki! Bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını gidermek ve bölgelerin iç ve dış yatırımcı çekmesini sağlamak da ajansların görevi. Hani? Yok! Hakeza iş birliği mevzu. Özel sektör ve kamu iş birliğini arttırmak da görevleri arasında ajansın. Kırsala kadar gidiyor bu iyileştirme görevi ama o da yok! Türkonfed Yönetim Kurulu Başkan Vekili Süleyman Onatça, aynı zamanda Çukurova Kalkınma Ajansı'nın (ÇKA) Kalkınma Kurulu Başkanı. Ajansların kuruluş aşamasından faaliyete başlamasına kadar tüm safhasında yer aldı ve dolayısıyla, oldukça derin bir birikime sahip. Onatça, ajansların bölgenin potansiyelini harekete geçirmede yetersiz kaldığını söyledi ve "Tedbir alınmazsa, sistem tıkanır" dedi. Kalkınma ajanslarında görev yapan genel sekreterlerin kahir ekseriyetinin maliye müfettişi olduğuna dikkat çeken Onatça, bu kadroların profesyonel yöneticilere teslim edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Pek haksız sayılmaz hani. Kalkınma ajansı uzun vadeli düşünmek zorunda. Kadrolu memur ise kısa vadeli düşünür. "Aman işimi kaybetmeyeyim" fikrinden gidip statükocu olur çıkar. Siyasetçi de öyle. En fazla 4 senedir onun limiti. Kalkınma ajansının ise en az 20-25 senelik bir perspektifle çalışması gerekiyor. Sözün özü: Sivil inisiyatif olmadan olmaz bu iş.