Karamehmet'in başarı sırrı

A -
A +

Mehmet Emin Karamehmet oldukça enteresan bir insan; gizemli. Pek öyle göz önünde bulunan birisi olmadığı için bir türlü kalkmıyor da üzerindeki o giz perdesi. Bilinen, sahibi olduğu şirketlerin faaliyetleriyle sınırlı. Sosyal hayatı yok sanki. Özel hayatı hakkında bilinen üçü beşi geçmez; o da yine iş bağlantılı. Koskoca Çukurova Holding'in patronu olmasına rağmen kendi otomobilini kendisi kullanır ve onun bu mütevazılığı şehir efsanesi olmuştur medya dünyasında. Bir de gözü karalığıyla tanınır. İkna olduğu bir projeyi desteklemek adına gözünü budaktan esirgemez. Fakat dediğim gibi, hepsi bu! Karamehmet'i tanımak isteyenin onun davranış biçimini iyi analiz etmesi lazım. Küçük parçaları doğru birleştirip bütüne gitmeli ki, Karamehmet hakkında bir kanaat sahibi olabilsin. Kendisi Vehbi Koç ve Ayhan Şahenk'ten çok şey öğrendiğini ve onları "idol" kabul ettiğini söylüyor ama Karamehmet'i tanımak için onun arkadaşlarıyla, ortaklarıyla ve devletle ilişkilerine iyi bakmak lazım. Onun iş hayatındaki en önemli yeri hiç şüphe yok ki arkadaşları aldı. Pamukbank ve Yapı Kredi'yi satın aldılar ama bankacılık bildikleri bir şey değildi. Karamehmet, "Okul arkadaşlarımı bankanın yönetimine getirerek çözdüm bu meseleyi. Hüsnü Özyeğin de bunlardan biri" diyerek özetliyor o dönemi. Vural Akışık da Karamehmet'in okul arkadaşıydı ve Türk bankacılık sektörünün duayenlerinden birisidir kendisi. Karamehmet arkadaş ilişkilerini anlatsa kitap olur. Robert Koleji'nde okurken, 3-5 kişilik bir arkadaş grupları varmış. Aralarından biri çok fakirmiş. Zor bulunan bazı şeyleri temin edip onları zengin arkadaşlarına satarak karşılarmış okul masraflarını. Daha sonra öğrenmişler ki, o arkadaşın bir gizli ortağı varmış: Mehmet Emin Karamehmet! Finansman benden, pazarlama senden. Karamehmet iş hayatında önemli başarılara imza attığı gibi, çok ciddi kayıplar da yaşadı. Bunun nedenini anlatırken "Arkadaşlarıma çok büyük imkanlar verdim ama onları kontrol etmeyi bir türlü öğrenemedim" dedi. Karamehmet'in iş hayatındaki ikinci önemli unsur; iş ortakları. Kendisine iyi proje getiren herkesle ortaklık yapmakta beis görmedi. Turkcell mesela. Başta ortağıyla kazandı. Sonda ise ortağından dolayı başı ağrıdı. Hakeza enerji. Enerji sektöründe ortaklık yapısını iyi kurgulayamadığı için çok sıkıntı çekti. Devletle ilişkileri de başkalarına benzemiyor Karamehmet'in. İktidarların sahip çıktığı bir iş adamı olmadı hiçbir zaman. Kendisine bunun nedenini sordum. Şöyle cevapladı: "Dedem bana 'sakın siyasete bulaşma' diye vasiyet etti. Ben de bulaşmadım ama kimseyi inandıramadım tarafsız olduğuma!" Ne kadar acı değil mi? Bir iş adamı siyasete bulaşmadan kendi işini yapmak istiyor ama fırsat vermiyorlar buna. Karamehmet'in kamudan alacağı varken devlet onun bankasını batırdı. O "Geriye bakmak doğru değil" deyip unutmaktan yana yaşadıklarını ama unutulmaması lazım. Türkiye'nin hastalığı bu çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.