Kargo deyip geçmeyin

A -
A +

Bazen bir devlet büyüğümüz kalkıp "Türkiye, stratejik üstünlüğü olan bir ülke" der. Der ama nedense arkası gelmez bu sözün. De ve unut! Aslında önemli bir sözdür bu. Eyleme geçirilmediği için hiçbir kıymeti harbiyesi olmuyor o başka. Türkiye gerek coğrafi konumu itibariyle, gerekse insan kaynakları yönünden gerçekten "stratejik bir ülke." İster doğu-batı, ister kuzey-güney yönü itibariyle bakın; isterse ekonomik standart olarak. Dünya standartlarına göre ortalarda bir yerde duruyor Türkiye. Bu da stratejik bir üstünlük kazandırıyor ülkeye haliyle ama dediğim gibi, arkası getirilemediği için hiçbir değeri olmuyor bu üstünlüğün. Dünya müthiş bir değişim yaşıyor. Bir tarafta devler, diğer tarafta cüceler... Bir tarafta üretenler, diğer tarafta tüketenler. Bir tarafta teknoloji ve bilgi, diğer tarafta yoksulluk ve cehalet. Teknolojisi olan ucuz işçi bulamıyor. İşsizi olan teknoloji. Ham maddesi olan ise onu işleyemiyor. Bir de hizmet sektörü var. Bu sektör de tam orta yerde duruyor. Fazla bilgi istemediği gibi aşırı teknolojiye de gerek duymuyor. Biraz bilgisi, biraz tecrübesi, biraz da azmi olan insanlar bu sektörde mutlaka bir yer buluyor kendine. Fırsatların bol olan hizmet sektörlerinden birisi de kargo. İster bilgi olsun, ister mal ve isterse hizmet. Hepsi dünyanın bir ucundan diğer ucuna taşınıyor. Hava, deniz ve kara yoluyla taşınıyor ama nihayetinde taşınıyor bu değerler. Tabii, insanlar da. Bilgi taşıma işi ise internet yoluyla yapılıyor. Türkiye eğitimli insanı fazla olan bir ülke değil maalesef. Teknoloji bakımından da öyle; ahım şahım bir durum yok ortada. Fakat yine dünyanın ortalama standardını yakalamış olduğunu göz ardı etmemek lazım. Şayet Türk insanına biraz daha eğitim desteği verilse, biraz da motive edilse dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu taşıma sektöründe bir numara olur Türkiye ama henüz bu potansiyelin idrakinde değil bizim siyaset mühendisleri ve kendine "çok bilmiş" havası veren kişiler!.. 100 milyar dolarlık pasta Türkiye'nin önünde hizmet sektörü gibi uçsuz bucaksız müthiş bir alan var. Batı insanı refaha ermiş. Dolayısıyla hizmet sektörüne dudak bükerek bakıyor bu insanlar. Çalışan da çok fazla ücret istiyor. Pahalı yani. Doğu insanı ise can atıyor bu sektöre girmek için ama bilgi ve becerisi yetmiyor buna. Türk halkı ise hizmet sektörüne hem yatkın, hem de işsiz. Bu işsizlerin doğu ülkelerindeki işsizlerden bir farkı var; daha kalifiyeler. Tam değilse bile muhasebeden anlıyor, bilgisayarla öyle veya böyle bir aşinalığı olmuş, azıcık eğitilse lisan konusunda meramını anlatacak bir düzeye gelebilir. Yani, Türk insanı için hizmet sektörü biçilmiş kaftan. Geçenlerde Kuzu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Gökçen Kuzu ile bir sohbetimiz oldu. Kuzu Grup inşaatçılıkla gelişip büyümüş; İstanbul'un atık suyu ile ilgili arıtma tesislerini de onlar kurmuş. Bir firmaları da hava yolu taşımacılığı yapıyor. 6 uçağa sahip bu firma. 4 adet uçağı Çinli bir firmaya kiraya verdiklerini söyledi Gökçen Kuzu. İkisiyle de başta Amsterdam olmak üzere birçok Avrupa ve Orta Doğu şehrine charter uçuşları yapıyorlar. Gökçen Kuzu, "Pazarda biraz daha büyüyelim. Yeni uçaklar alacağız" dedi. Kargo taşımacılığı kârlı bir işmiş. Gökçen Kuzu, dünya kargo pazarında Türk firmalarının aldığı payın yüzde 1 olduğunu belirtti. 100 milyar dolarlık pazardan ancak bir milyar dolar gibi komik bir pay alıyor Türkiye! Neden 40-50 milyar dolar olmasın bu rakam? Türkiye oranı yüzde 17.5'i bulan reel faizle dünyanın en yüksek faiz ödeyen ülkesi durumunda! Türkiye yüzde 14.25 oranında faiz ödeyen Brezilya'yı bile neden geride bıraktı? Dış ticaret açığı veriyor da ondan! Şayet Türkiye hizmet sektöründe bir hamle yapsa hem istihdam meselesini çözer, hem de cari açık problemine çare bulur ama nerde onu yapacak kişi ve kurum?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.