Doğu Anadolu deyince akla ilk gelen kardır hiç şüphesiz. Kar da soğuk ve üşümek anlamına geliyor tabii. Isınmak için yüklü masraf yapacaksın yani. Fakat, bir şey oldu. Doğu Anadolu, kendine donduran soğuğun getirdiği "kar" ile "kâr" etmeye başladı. Şimdinin moda tabiriyle "Soğuğu fırsata" çeviriyor. Erzurum, Erzincan ve Kars. Doğu'nun en dağlık ve en soğuk üç şehri. Bu üç şehre dikkat edin. Şimdiki gariban hallerine bakıp aldanmayın. 3-5 sene sonra bu üç şehir dünyanın ilgi odağı olacak çünkü. Erzurum malum 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Sporlar Oyunları'na ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Palandöken tepeden tırnağa yenileniyor. Hem de muazzam bir proje ile. 10-15 sene sonra, "Yahu, biz adam olmayız! Bunu niye böyle yapmışlar" denmesine fırsat vermeyecek bir vizyonla hazırlanıyor. Erzincan 2014 Kış Sporları Olimpiyatı'nı Sochi'ye (Rusya) kaptırdı ama önünde böyle büyük bir hedef var. Ne yapıp edip Kış Olimpiyatı'na ev sahipliği yapmak istiyor. Altyapıyı hazırlarken öyle hazırlıyor, iddialı. Ergan Dağı'nı bir uçtan bir uca kayak pisti yapıp etrafını da otel ve pansiyonlarla dolduracak proje hazır. Erzincan Valisi Ali Güngör çok iddialı olduklarını söyledi, üstüne basa basa. Kayseri başta olmak üzere diğer komşu iller de bu projeye dahil olunca Doğu Anadolu müthiş bir geçim kapısına kavuşmuş olacak besbelli. Ancak, kış sporuyla kalmamalı. Tarih, kültür, destinasyon ve inanç turizmini de ilave etmek lazım. Şayet bütün bunlar olursa Doğu Anadolu köşeyi döner. Buna Güneydoğu Anadolu'yu ilave edin. Akdeniz'i, İç Anadolu'yu, Ege ve Karadeniz'i. Türkiye turizm potansiyelini bir harekete geçirsin var ya, kriz mriz vız gelir tırıs gider. O kadar verimli bir coğrafyası var bu ülkenin. Kars Vali Yardımcısı Doğan Demirtaş'la sohbet ederken, bu gibi projelerin global vizyon sahibi kişiler tarafından hazırlanmasının gelecekte yaşanacak sıkıntıları bertaraf etmesi bakımından önemli olacağı hususunu seslendirecek oldum. Demirtaş, lafı ağzıma tıkadı. "Mülki idare amirleri artık çok ciddi eğitim alıyor ve hepsi donanımlı" dedi. Konuyu biraz daha deşince anladım ki, kentlerin kahir ekseriyeti emin ellerde. İş bilen yöneticiler tarafından yönetiliyorlar. O halde, geriye sadece bu zenginliklerin birbirine entegrasyonunu sağlayan master plana kalıyor. Onu da Turizm Bakanlığı yapsın artık. İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) büyük katkısı oldu. Bakanlık da yapsın.