Sivil toplum kuruluşları (STK) sosyal hayatta nasıl gerekliyse, siyasi ve iktisadi hayat da o kadar gerekli; o alanda da aktif olmaları lazım. "Siyaset yapsınlar" diye demiyorum bunu. STK'ların siyasi otoriteyi etkileme, onlar üzerinde baskı kurma ve yönlendirme gibi misyonları var; onu söylüyorum. Gelişmiş ülkeler böyle yaptıkları için kalkındılar.
Da... Türkiye yapamadı bunu bir türlü. Sivil inisiyatif çok zayıf kaldı! İstisnası var tabii. Kayseri, Konya, Bursa, Denizli ve Malatya mesela. Bu iller "ortak akıl" etrafında toplanma basireti gösteren iller. Dünyanın en zor işi ortaklıktır belki de ama konu proje üretmek ve strateji belirlemek olunca durum değişiyor. O zaman da birlikte çalışmaya, ortak akla ihtiyaç duyuluyor. Ortak akıl; "istişare etmek" ve "birlikte karar vermek" demektir çünkü. Bir proje ne kadar doğru ve kârlı olursa olsun sürdürülemezse; zarardan başka bir şey geçmez ele! Karar vermek ve "o kararın arkasında durmak" lazım.
Yukarıda saydığım illerimiz meselelerini çözme hususunda ortak karar alma performansı yüksek iller. Sosyal problemlerini çözerken toplumun her tabakasını dikkate alma basireti gösterdiler. Siyasi otoriteye de kendisine düşen görevi yerine getirmek kaldı tabii. Doğru olan da buydu.
İktidarlar, karakterleri icabı kısa vadeli düşünürler. "Bir hizmet ver, karşılığında oy al." Böyle davrandıkları için suçlayamayız onları. Onları uzun vadeli düşünmeye zorlayan bir gücün olması lazım. TİM örneğini vererek; biraz daha açayım ne demek istediğimi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) "2023'te 500 milyar dolarlık ihracat gerçekleştireceğim" hedefini koydu kendine. İktidar da bu hedefe ulaşması için gerekli desteği vermeye başladı ihracatçıya. Ve hatta onunla da yetinmeyip diğer alanlara da yaydı bu hedefi.
Önceki gün Kayseri'deydim. Sabancı Vakfı'nın finanse ettiği bir program start aldı orada. Birleşmiş Milletler tarafından tavsiye edilen bu programın adı; "Kadınların İnsan Haklarının Geliştirilmesi Ortak Programı"ydı. Bu program kadının toplum hayatındaki rolünü güçlendirmeyi, kadın hakları konusunda toplumu bilinçlendirmeyi ve cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Program aslında 2012 yılında başladı ve pilot bölge seçilen 11 ilde uygulanması söz konusu. 2015 yılı sonuna kadar devam edecek olan bu programa dahil olan Aydın, Çanakkale, Edirne, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli ve Ordu illerinden gelen projeler arasından 9'u "sosyal hayatta değişimi sağlayıcı" nitelikte bulundu ve Sabancı Vakfı bu projelere 3 yıl içinde 2 milyon dolar tutarında destek vermeyi uygun gördü.
Bu bütçenin büyüklüğü küçüklüğü tartışılabilir belki ama başlangıç yapması bakımından hakkını teslim etmek lazım. Bakanlıkları, Valilikleri, Belediyeleri ve STK'ları içine alan bir program çünkü. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, "Projeyi, Hacı Ömer dedemin ve babaannem Sadıka Sabancı'nın doğup büyüdüğü Kayseri'de başlatmamızın bir nedeni var" derken; Kayseri'nin başarısına duyulan güvene vurgu yapıyordu. Kayseri sosyal projeleri başlatma ve sonuçlandırma konusunda daima başarı gösterdi çünkü. Bu projede de aynı başarıyı gösterip örnek olacağı kesin.