Kelkit Vadisi şahlanıyor
Tokat, Sivas, Erzincan, Gümüşhane ve Giresun. Bu beş kenti içine alan havzaya Kelkit Havzası deniyor. İsmini, Kelkit Çayı'ndan alan bu havzadan Yeşilırmak geçiyor ve dolayısıyla 256 kilometre uzunluğundaki vadide sulu tarım yapılabiliyor. Reşadiye İşadamları Derneği (REŞİAD) Başkanı Mehmet Önder, "Kelkit Havzası'nı Karadeniz'in Çukurovası yapacağız" dedi. Bölgede ekolojik tarım için büyük bir hamle başlatılmış çünkü. Mehmet Önder'in bu sözü nerede ve ne için söylediğine geçmeden önce ekolojik tarımın önemine dikkat çekmek istiyorum. Dünya ekolojik tarımla tanışalı fazla olmadı aslında. 20 bilemedin 30 sene. Fakat, hızla büyüyor bu pazar. Nedeni de, kimyevi maddelerle kirlenen topraklarda üretilen gıda maddelerinin başta kanserojen olmak üzere birçok özelliğinin bulunması ve bu gıdaların adeta zehir etkisi yapması. Besleneyim derken, zehirleniyor bu gıdaları alanlar. Avrupa, bunun farkına varır varmaz, ekolojik tarıma yöneldi. Yani, hiç kimyevi madde kullanmadan üretim. İş kimyevi madde kullanmamakla kalmıyor tabii. Toprağın bu maddelerden arındırılması da gerekiyor. Pahalı bir yöntem yani. Dolayısıyla, ekolojik tarımın ilk şartı toprak yapısının kirlenmemiş olmasında gelip düğümleniyor. Dünyadaki ekolojik ürün pazarı şimdilik 26 milyar dolar ve bu üretimin 20 milyar dolarlık kısmını Avrupa tüketiyor. Ancak, her geçen gün katlanarak büyüyen bir pazar bu. Türkiye'nin bu pazara sunduğu ürün miktarı da az, elde ettiği kazanç da. 50-60 milyon doları ya bulur ya bulmaz!.. Milyarlarca dolar ürün satması mümkün halbuki. Kelkit Havzası, hem sulama probleminin olmaması yönünden, hem de toprağın herhangi bir kirliliğinin bulunmamasından dolayı ekolojik tarıma çok müsait. Mehmet Önder'i bu kadar iddialı konuşturan neden de bu işte. Bir tarafta ekolojik ürüne olan talep artıyor, bir tarafta da bu pazara cevap verecek tüm niteliklere sahip bir vadi var Kelkit Havzası'nda. İş sadece helva yapmaya kalıyor. Helva yapılabilir mi? Reşadiye'de yapılan toplantı, yapılabileceğini gösterdi. Çünkü, başta Tokat Valisi Erdoğan Gürbüz olmak üzere tüm kamu ve sivil toplum kuruluşları bu projenin uygulanması için canla başla çalışıyorlar. Tokat - Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zehra Seyfikli mesela. Kendisi tıp doktoru olmasına rağmen, bütün enerjisini Kelkit Vadisi Projesi'ne adamış. Kelkit Havzası Kalkınma Birliği Başkanı da olan Zehra Seyfikli, "Kelkit Vadisi, Türkiye'nin ikinci GAP'ı niteliğindedir ve bu proje bir ilktir. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, bu projeyle anılan bir üniversite olmaktan gurur duyuyor" derken; projeye nasıl sahiplendiğini de gösteriyordu zaten. Eksiksiz çalışma Bu tür projelerin hayata geçirilmesi, kabul etmek lazım ki, kolay değil. Çok yönlü ve büyük proje bunlar çünkü. Üniversite ve kamu olduğu gibi sivil toplum ayağının da sağlam olması gerekiyor. O da var. Belediyelerin hepsi fazlasıyla ilgili. Sadece iller değil, ilçeler de öyle. Reşadiye'deki toplantıya hemen hepsi katıldı. Ayrıca, yöre iş adamlarının bu konudaki heyecanını anlatmam mümkün değil. Reşadiye'de bir süt fabrikası kurmuşlar mesela. Resüt. Modern bir tesis. Üretimin bütün safhası otomatik makinelerden geçiyor ve el değmeden üretim yapılıyor bu fabrikada. 5 milyon YTL'lik bu yatırım 47 ortaklı ve ortakların hepsini yöre iş adamları meydana getiriyor. Bu sene başında faaliyete geçen Resüt, ilk ihracatını Özbekistan'a yapma başarısını göstermiş bile. Zile pekmeziyle meşhur bir ilçe. Reşadiye ise kaplıcalarıyla. Niksar suyu emsalsiz bir su. Sezar'ın "Veni. Vidi. Vici" dediği yer yine bu bölge. Geldim. Gördüm. Yendim! Önümüzdeki makalemde, bölgenin tamamını değilse bile Tokat'ın sahip olduğu tarihî zenginliklere de bir nebze temas etmek istiyorum. Çünkü, Kelkit Havzası sadece ekolojik tarımda büyümeyi düşünmüyor; tarihî zenginliklerini turizme açmakla da pekiştirmek istiyor sürdürülebilir kalkınmasını.