Bir fert, bir aile, bir şirket ve hatta bir devlet... ciddi hedefleri varsa; ancak o zaman aşar önündeki tüm engelleri. Şayet yoksa bitti!.. Geçen hafta sonu KKTC'deydik. İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyesi 60 kadar sanayicinin adaya yaptığı ekonomik bir çıkarmaydı bu. Çoğunluğu Türkiyeli gençlerden oluşan 25 bin öğrenci, eğitim görüyor orada. Önümüzdeki sene bu rakamın 40 bine çıkacağı bekleniyor. Turizm de bir hayli etkili KKTC ekonomisi içinde. Gerçi biraz 'körler ve sağırlar birbirini ağırlar' durumu oluyor ama olsun, gidenler sadece Türk turistler olsa dahi yine de KKTC ekonomisine bir kaktı sağlıyor bu sektör. AB KKTC halkına söz vermesine rağmen, referandumdan 'evet' çıktığı halde izolasyon hâlâ devam ediyor. Ayrıca, AB'nin vereceği 267 milyon euro'luk yardıma güneyin ambargo koymak istemesi de ayrı bir rahatsızlık kaynağı. KKTC halkının çaresizliği işte burada başlıyor. Yarını karanlık, yarını muğlak, yarını belirsiz KKTC vatandaşının!.. Güney'e mal satmıyor değil satıyor KKTC ama çok sınırlı. Rumlar, mermer, mobilya, balık ve konfeksiyon satın alıyorlar. Ürünün etiketi üzerinde 'Made in KKTC' yazmaması kaydıyla tabii. Ayrıca, bilhassa Rum gençler öyle aşırı bir eğitim almışlar ki, adeta beyinleri yıkanmış. Hepsi fanatik Türk düşmanı. Neredeyse tamamı marka düşkünü olmasına rağmen bir elbise satmak bile çok zor oluyor haliyle bu gençlere!.. KKTC'de kişi başına düşen milli gelir 6 bin dolara yükselmiş. Geliri arttıran önemli etkenlerden biri de gayrimenkul sektöründeki artış. Bilhassa İngilizler devamlı ev ve arsa alıyor KKTC'den. Londra'daki evini satan KKTC'ye koşuyor bugünlerde. Vasat bir ev satan bile eline geçen parayla KKTC'de neredeyse villa sahibi oluyor çünkü. Dolayısıyla ülke baştan başa şantiyeye dönüşmüş... Gayrimenkul fiyatlarında yüzde 100'e varan bir artış görülüyor. Da, aklı başında insanlar çok endişeli bu gelişmeden. Kimi, bu emlak alımlarının ardında Rum eli arıyor ve satışların onlar tarafından organize ediliyor olmasından korkuyor. Kimi, böyle giderse kendi çocuklarına dahi ev yapacak yer kalmayacağını söylüyor. Kimi de, bu uygulamaların kuzeyi güneye yamama politikası olduğunu düşünüyor!.. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük her yaptığı görüşmede "Moralinizi bozmayın" mesajı verdi ama bu sözlerin onları motive etmeye yeteceğini düşünmek için çok iyimser olmak lazım. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise sitem ediyor. "Geçen gün Milli Eğitim Bakanımız bana bir davetiye gönderdi" diyen Denktaş; bakanın davet sahibi olarak "Kuzey Kıbrıs Milli Eğitim Bakanı" diye imza attığını ve bunun çok yanlış olduğunu söyledi. "Burası KKTC. Bakan da KKTC'nin bakanı. Kuzey Kıbrıs demek de ne oluyor? Bu, kuzeyi güneye yama etmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir." Hasılı, KKTC vatandaşı yarınını görmek istiyor. Kimse, yatırım yapmaya hevesli değil orada. Ta ki, önüne bir hedef konana kadar!.. > MI ACABA?!. 600 bin kişi sağlıksız gıdadan hastanelik olmuş... Sağlıksız olsun bizim olsun düsturundan gidiyoruz desene şuna! *** Çinli meslektaşı Abdullah Gül'e, "Bir milyarız bizi nasıl ağırlarsınız?" demiş... Bizi tanımadığı nasıl da belli: Gönlümüz zengin bizim gönlümüz! *** Türk insanı geç yaşlanma tabletine 1.7 milyon dolar harcamış... Gülse o para cebinde kalırdı ama gülmeyi bilen yok ki!