KOBİ'lere hayat öpücüğü

A -
A +

Kamuoyunda Anadolu Yaklaşımı olarak bilinen 5569 Sayılı Kanun Küçük ve Orta İşletmelere (KOBİ) bir nevi "hayat öpücüğü" olabilecek mi acaba? Ne de olsa; enişte öpücüğü değil bu! Bir maksadı var: Kritik anlarda uygulanır ve kalbi duranlara tatbik edilir. Türkiye'de kalbi durdu durmak üzere olan KOBİ sayısı 42 bin civarında. 5569 Sayılı Kanun bu işletmeleri tekrar hayata kavuşturmak ve onların ekonomik aktivitelerini yeniden kazanmalarını sağlamak maksadıyla çıkarıldı. Malum, daha önce "İstanbul Yaklaşımı" ile 221'i büyük olmak üzere 322 firmanın 6 milyar dolar civarındaki borçları yapılandırılmış ve onlar tekrar ekonomiye kazandırılmışlardı. Anadolu Yaklaşımı'ndaki hedef neyse buradaki de o. Borç altında inleyen küçük ve orta boy işletmelerin üzerindeki finans yükünü hafifletip onların soluk almalarını sağlamak. Bundan daha iyi ne olabilir ki? Yıllık 250 kişiden az kişi istihdam eden veya senelik satış hasılatı 25 milyon YTL'den az olan işletmeler bu haktan faydalanabiliyor. Bir de bilanço aktif toplamı 25 milyar YTL'den az olanlar. Yani, küçük ve orta boy işletmeler faydalanıyor bu fırsattan. Hemen belirteyim ki, daha önce İstanbul Yaklaşımı'nın sağladığı kolaylıklardan istifade edenler; bu fırsattan kesinlikle faydalanamıyorlar. 5569 Sayılı Kanun 30 Aralık 2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından hazırlanan yönetmelik 31 Ocak 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. Bu kanun ve yönetmelik KOBİ'lere "borçların iki yıl uzatılması" başta olmak üzere birçok fırsat getiriyor. Bir de bürokrasi olmasaydı Anadolu Yaklaşımı KOBİ'lere ilave yeni kredi verilmesini de temin ediyor. Ayrıca, vade uzatımı, kredilerin yenilenmesi gibi kolaylıklar da sağlıyor. Bir de ana para, faiz veya kâr paylarında indirime gidilmesi ya da bunlardan vazgeçilmesi var tabii. Bununla da sınırlı değil 5569 Sayılı Kanun'un getirdiği avantajlar: Ana para, faiz veya kâr paylarını kısmen veya tamamen iştirake çevirme ya da bedel karşılığı devir ve temlik etme imkanı da var. Önemli kolaylıklardan birisi de, bu kanunun; kredilerin borçluya ya da üçüncü kişilere ait aynı değerler karşılığında kısmen ya da tamamen tasfiye etme imkânı da getiriyor olması. Şurası bir gerçek ki, bugün 42 bin KOBİ'nin kayığı su almış durumda. Kimi çoktan havlu atmışsa da birçoğu "yaşarım" ümidiyle hâlâ çırpınıp duruyor. Anadolu Yaklaşımı onlara soluk aldırabilecek niteliğe sahip esasında. Da... ah, gözü kör olsun o bürokrasinin!.. İş kanun ve yönetmelikle bitmiyor ki. Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin işin finansman ayağını meydana getiren "Çerçeve Anlaşmaları" hazırlamaları lazım ama hani? Bu birliklerin, diğer mali kurumlarla ilgili hükümleri de sisteme adapte edebilmeleri için Finansal Kiralama ve Faktoring derneklerinin de görüşünü almaları gerekiyor ayrıca. Kabul etmek lazım ki, bütün bunlar zaman alıcı işlemler. Ayrıca, kanunun yürürlüğe girdiğinden bu yana geçen iki aylık sürenin KOBİ'lerin lehine işlediğini söylemek dahi mümkün. Bu arada eksiklerini tamamlama imkânı bulmuş oluyorlar bir yerde. Öyle ya, "Çerçeve Anlaşmalar" hazırlanıp start verildiğinde, sıkı bir maraton bekliyor çünkü kendilerini. İçine düştükleri finans zafiyetinden çıkmaları için KOBİ'lerin banka ve diğer finans kuruluşları ile yeniden yapılandırma sözleşmesi imzalamaları gerekiyor. Kanunda "donuk alacaklar" olarak ifadesini bulan bu borçlara, 31 Ekim 2006 tarihi itibariyle, vadesi geldiği halde ödenmeyen elektrik, doğalgaz, telefon ve su kullanımından kaynaklanan ve ayrıca, vergi dairesi ve SSK'ya olan borçların da dahil olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım. Kanun ve yönetmeliğin mantığı doğru aslında. İşletmelerin kapsamlı bir dosya hazırlamaları ve kanunun kendilerine tanıdığı haktan faydalandıkları takdirde nasıl düze çıkacakları hususunda muhataplarını ikna etmeleri gerekiyor. Ancak, bu işletmeler KOBİ ve zaten o kadar maharetleri olsaydı bu duruma düşmezlerdi. Hakem Kurulu, alacaklı firmalar, bankalar, vergi daireleri... ve onların bitmez tükenmez talepleri. Şayet KOBİ'lere meslek kuruluşlarından ve diğer sivil toplum kuruluşlarından bilgi desteği gelmezse, onların bu çetrefil işin içinden çıkabileceklerini pek sanmıyorum doğrusu!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.