Bu kabine başarılı olabilir mi? Ah be canımın içi! Doğmamış çocuğa don biçildiğini nerede gördün sen? Hele bir meydana çıksınlar. Yürüyüşlerine bakar söyleriz kanaatimizi. Haaa, eski kabineyi soruyorsan, cevabım "evet"tir. Seversin, sevmezsin; o başka ama adamlar genelde başarılıydı. Hatta başta Unakıtan olmak üzere bazılarını özleyeceğiz de. Madem iyiydiler, o halde neden değiştirildiler?!! Eh, bu sorunun bir mantığı var tabii. De... şartlar. Öyle gerekiyordu. Eski bakanların gidişi beceriksizliklerinden kaynaklanan bir gidiş değildi. Türkiye'nin en büyük şanssızlığı, seçimle krizin üst üste gelmiş olmasıdır. 3-5 ay seçimle yatıp seçimle kalktı bu koca ülke. Kimsenin dönüp krize bakacak vakti yoktu. Varsa yoksa seçim. İktidarı muhalefeti meydanlara taşındı. Vatandaş öpücüklere boğuldu, belinden kavranıp havaya kaldırıldı... hediyelere boğuldu ve sonunda sandığa gidildi. 5 ay böyle geçti. Ankara'da tek başına kalan bürokrat, eli şakağında bekledi. O da boş durmadı haa. Kim kazanır, kim kaybeder deyip papatya falına baktı! Hal böyle olunca o dönem bakanların değiştirilmesi şart oldu. Taze kan. Bir de şu var: Eski bakanlar şanslıydı. İyi dönemde bakanlık yaptılar. Şimdi kriz var; bakanların işi zor. Başbakan Erdoğan tecrübeli bir siyasetçi. Sadece kabine değişikliğiyle yetinmeyip bakanların yetkilerini de düzenledi yeni baştan. Ali Babacan güçlü yetkilerle donatıldı. Hazine, SPK, BDDK, TMSF ve kamu bankaları.. hepsi Babacan'a bağlandı. Merkez Bankası özerk ama olsun, o da Babacan'a bağlı. Reuters ve AP gibi batı ajansları "Ekonominin Çar'ı" dedi onun için. Türk medyası ise "Patron'u". Kim ne derse desin karar doğru. Bu uygulama krizin tek elden yönetilmesine imkan verir bir kere. Zaten, kalkınmış ülkelerde Hazine ve Maliye genelde aynı bakana bağlı oluyor. Veren el ile alan elin aynı merkezden yönetilmesi durumu yani. Maliye Babacan'a bağlı değil ama onun anlaşabileceği birine, Mehmet Şimşek'e verildi. Uyumlu çalışacakları hususunda kimsenin şüphesi yok. Ha, bunları söyledim diye her şey sütliman değil tabii. Bu işin yumuşak karnı bürokrasi. Ekonominin tüm birimleri bir bakana bağlanmışsa, işlerin önemli bir kısmı bürokratlarla yapılacak demektir. Şayet hükümet bürokratlarına sahip çıkmaz, en ufak hata halinde üzerlerine müfettiş salacak olursa, bürokrat kasılır ve sistem kilitlenir! Aynı şey Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün için de geçerli. O da bürokratlarla çalışacak netice itibariyle. Ayrıca, hiç de küçümsenmeyecek bir bakanlığın koltuğuna oturdu. KOBİ'lere can suyu verecek olan KOSGEB kendine bağlı ve KOSGEB'in başında Mustafa Kaplan gibi çok tecrübeli bir bürokrat var. Mevzuata hâkim ve basiretli. Hem KOSGEB'in, hem de KOBİ'lerin ıcığını cıcığını biliyor. Ergün onu dinlerse, KOSGEB KOBİ'lere hem ucuz kredi verme imkanına kavuşur, hem de başarılı projelere imza atar. Hasılı, önümüzdeki dönemde hükümet kontrolü elden kaçırmaz ve bürokratıyla birlikte, el ele çalışma fırsatı bulursa Türkiye bu kabineyle bir yere toslamadan kıyıya çıkar.