Konya'nın muhafazakârlığı

A -
A +

Malum, Konya muhafazakârlığıyla öne çıkan bir ilimiz. Sadece dini konularda değil, sosyal hayat ve ekonomide de muhafazakâr Konya. Dışarıda yemek yemek gibi bir alışkanlığı dahi yok mesela; daha doğrusu yoktu. Dinlenecekse evinde dinlenir, misafir ağırlayacaksa evinde ağırlardı. Evler de ev ha! Hem aydınlık, hem geniş. Hele Meram tarafındakiler; hemen hepsi villa tipi. Türkiye'nin en planlı şehri belki de Konya. Gecekondu da yok. Son birkaç senedir Konya'da birbirinden güzel lokanta ve pastaneler açıldı ve hepsi de lebalep dolu. Hakeza alışveriş merkezleri. İstanbul'dakileri aratmayacak kadar gösterişli mağazalar var şimdi. Hemen her marka satılıyor buralarda. Giyim kuşamda da dikkat çeken bir değişim yaşıyor Konya halkı. Hiç şüphesiz Selçuk Üniversitesi'nin önemli rolü var bu değişimde. Nasıl olmasın ki, 70 bin nüfuslu bir kampüs. Konya ahalisinin muhafazakârlığı sanayide de kendini gösteriyor aslında. Bugün Türkiye'nin en ciddi otomotiv yan sanayi Konya'da. Neden? Konya'da muazzam bir tarım makineleri parkı var da ondan!.. Traktör, döver-biçer, pulluk... derken her bir alet ve edevatı kullanıyor Konyalı. Eee, bunlar kul yapısı netice itibariyle; gün gelip arızalanıyorlar ister istemez. Tamir istiyor bu makineler, yedek parça istiyor. Başkası tamir edecek değil ya, haliyle iş başa düşüyor ve Konyalı oturup kendisi yapıyor bu işi. Yedek parça endüstrisinin gelişmesi tarıma dayalı yani bir yerde. Konya'da şeker sanayi de çok gelişmiş durumda. 4 tane şeker fabrikası var. Türkiye'nin şeker ihtiyacının yüzde 33'ünü bu ilimiz karşılıyor. Gıda da öyle. Süt ve süt ürünleri ile un ve un mamulleri Konya'nın en yüksek performansı gösterdiği ürünler... Otomotiv yan sanayinde Konya'nın kat ettiği mesafe herkese parmak ısırtıyor. Makine imalat sanayinde Konya rakipsiz bir konuma gelmiş durumda. Hele ayakkabı sanayi. Erkek ayakkabısı üretiminde faaliyet gösteren firma sayısı sayılamayacak kadar çok. Ayrıca, dünya markalarına fason üretim yapıyor bu firmalar. Konya'nın muhafazakârlığını anlatması bakımından burada bir sözü zikretmek istiyorum. Ana-babalar çocuklarına hep "Tekkeli Tepe'nin görülmediği yere gitme" telkini yapmış. Dolayısıyla ekmeğini Konya dışında arayan Konyalı yok gibi. Olanlar da bir müddet sonra tekrar dönüyor zaten. Konya göç de almıyor. Köy ve kasabadan şehre inenler çok da, başka illerden Konya'ya gelen yok denecek kadar az. Dolayısıyla Konya'nın kendi kültürüyle yaşaması ve bu kültürü nesilden nesle aktarması daha bir kolay oluyor. Konya'nın handikabı Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez, Konya'nın 1995 senesinde 24 milyon dolar olan ihracatının bugün 586 milyon dolara çıktığını ve 100'den fazla ülkeye ihracat yaptığını söyledi. Buna Konya'ya ait olup da başka vergi dairelerine kayıtlı olduğu için kayda girmeyen ihracat da ilave edildiğinde 1 milyar 200 milyon doları buluyor rakam. Hüseyin Üzülmez aynı zamanda TOBB Başkan Yardımcısı; vizyonu geniş yani. Onu dinlerken satır aralarına sıkıştırdığı mesajları dikkatle okumaya çalıştım. Konya'nın merkez nüfusu 1 milyonu buluyor ve sadece merkez dikkate alındığında Türkiye'nin kalkınmış illeri arasında 9'uncu sırada yer alıyor. Fakat, ilçe ve köylere doğru gidildiğinde durum hiç iç açıcı değil. Üzülmez, "Konya'ya bağlı 31 ilçe arasında 11'i Türkiye'nin en fakir 100 ilçesi arasında yer alıyor" dedi ki, Konya'ya yakışan bir durum değil bu. Evet, daha 1995'te uçak dahi inmeyen Konya'ya bugün günde 3 uçak seferi yapılıyor. Hızlı tren projesi hızla devam ediyor. Ankara-Konya arası 1 saat 45 dakikaya inecek bu projeyle. Bunlar elbette ki büyümenin birer işareti. De... yeter mi? Üzülmez'in cevabı, "Hayır, yetmez" oldu. Peki, çare ne? Bütün iller ve işletmeler için geçerli olan kural, Konya için de geçerli tabii. Globalleşmek lazım!.. Konya'nın bu hususta bazı handikapları var gibi görünüyor. Şirketlerin büyük bir kısmı aile şirketi bir kere. Malum, aile şirketleri "Az olsun, benim olsun" şeklinde özetlenebilen bir mantık üzerinde oturuyor. Bu şirketlerin kurumsallaşması ve profesyonel bir yapıya kavuşturulması nasıl olacak acaba? Konya her ne kadar 171 proje ile AB'den en fazla hibe alan il ise de daha fazla proje üretmesi gerekiyor. Ayrıca, KOBİ'lerin hem Ar-ge, hem de teknoloji desteğine ihtiyacı var. Hüseyin Üzülmez, "Konya'nın bu konuda teşvik edilmesi lazım" dedi. Ki, yerden göğe kadar haklı. Çünkü, Konya Türkiye ekonomisine önümüzdeki senelerde lokomotif görevi yapmaya namzet bir ilimiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.