Her ne kadar son senelerde bu fonksiyonunu otomotiv sektörüne kaptırmışsa da Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü hep tekstil ve konfeksiyon oldu. İnsanoğlu var olduğu müddetçe var olacak olan bu sektör, dünya ile boy ölçüşecek bir yapıya kavuştu kavuşmasına ama layık olduğu katma değeri sağlayamadı bir türlü. Fasonculuğa takıldı kaldı çünkü. Hele bir de hükümet "başınızın çaresine bakın" umursamazlığı içine girince, sektör daha bir kan kaybetmeye başladı. Abdülkadir Konukoğlu'nun dediği gibi "sektör, etinden keserek ihracat yapıyor artık!" Tekstil ve konfeksiyon sektörünün kendi içinden marka çıkarması gerekiyordu, olmadı. Dünyanın en kaliteli üretimini yapan Türk hazır giyim sektörü, krizden krize sürükleniyor şimdi. Çıkması lazım. Bunun tek bir yolu var; o da, marka olmak. Da... kim yapacak bunu? Önce devletin marka olması şart elbetti ki. O da yetmiyor. Sermaye birikimi, tanıtım, lobi gibi birçok faktörü daha bir araya getirmek gerekiyor. Burada sivil toplum örgütlerine çok görev düşüyor, çok! En başta da İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'ne (İHKİB) tabii. Kaptan köşkünde Süleyman Orakçıoğlu'nun oturduğu İHKİB 24 Haziran 2008 günü seçime gidiyor. Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Damat-Tween markası ile dünyanın dört bir bucağında mağaza açıp giysi satıyor; çok da başarılı bu konuda. İHKİB'e üçüncü kez başkan olmaya hazırlanan Orakçıoğlu'nun karşısında üç aday daha var ki, bu; dört grubun çekişmesi anlamına geliyor. Orakçıoğlu'nu Elazığlılar destekliyor. İkinci aday Hikmet Tanrıverdi'yi ise Malatyalılar; Malatyaspor Başkanlığı'ndan geliyor çünkü. İster istemez işin içine bölgecilik girdi yani. Bel altından vurmalar da cabası tabii. Orakçıoğlu, "yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır" fikrinden gidip önümüzdeki dönemde sektöre devlet desteği sağlayacaklarını söylüyor. Ahmet Akbalık daha önce İHKİB Yönetim Kurulu'nda Orakçıoğlu ile birlikte çalışmıştı. Orakçıoğlu ile ters düşünce ayrıldı ve kendilerine "Çözüm Grubu" diyen Tanrıverdi'nin grubunda yer aldı. Orakçıoğlu'nu İHKİB'i siyasete atlama taşı yapmakla suçluyor. Bir diğer aday ise Denimder Başkanı Nedim Özbek. Özbek, bölgeciliğe de karşı, adayların belge getiren kişileri yönetime almasına da. "Bu işe sektöre katkı sağlayacak olanlar talip olsun" diyor. Adı üstünde: Gönüllü kuruluş. Sivil toplum örgütlerinde görev alanın bu işi gönüllü yapması lazım ama uygulama hiç de öyle değil. "Adam" diyor Nedim Özbek. "300 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirmiş. O bir konferansta oturacak yer bulamazken, 30 bin dolar ihracat yapan ön sırada kendine yer buluyor. Neden? İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi de ondan!" Abdi Köse var bir de. Köse ise sektördeki kayıt dışına son vermek için aday olduğunu söylüyor. 7 bin üyeli İHKİB'in geçmiş seçimlerinde iştirak 800-900 civarında oldu. Fakat, bu sene 3 bin üyenin gelip oy kullanması bekleniyor. Çekişmeli bir seçim olacak yani.