Kum tepeleri

A -
A +

Hani çöl tepeleri vardır. Akşam buradadır o tepe ama sabah kalktığında ara da bulasın, yok! Rüzgâr almış götürmüş. Türkiye de öyle. Bugün çok büyük ve güçlü şirket veya siyasi partileri vardır. Gece esen rüzgâr almış götürmüş; ertesi gün yok hiçbiri!.. Geçenlerde Nail Keçili ile karşılaştım THY'nin CIP Salonu'nda. Malum, pişmiş tavuğun başına gelmedi onun başına gelen. Bir zamanların en büyük reklam şirketi Cenajans'ın sahibi idi. Aaa! Bir de ne görelim, Nail Keçili o mahkeme senin bu mahkeme benim dolaşmaya başladı birdenbire; kapılarda bekledi, hapis yattı. Suçu ne? Hizmet verdiği şirketlerle olan ilişkisini onlar zorda iken de sürdürme sorumluluğunu göstermek! Cenajans 2000'li yıllara kadar Türkiye'nin en büyük reklam şirketiydi. Ülkenin en büyük holdinglerine halkla ilişkiler hizmeti veriyor, onlar adına lobi faaliyetinde bulunuyordu. "O dönemlerde 11 bin reklam filmi çektim. 9 bin firmanın marka olmasını sağladım ve devlete 2 milyar dolara yakın vergi ödedim" dedi Keçili. Sonuç? Kazandığının hepsini kaybetti! Hadi para neyse ne de ya kaybettiği itibar?! O dönem başbakan olan Mesut Yılmaz'a beddua ediyor "Benim mahvıma sebep oldu" diye. Mesut Yılmaz sadece onun başını yakmadı ki. Hemen herkese zararı dokundu. Neyse, "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" kolaycılığına kaçıp kapatalım bu mevzuu!.. Keçili de kitap yazdığını söyledi zaten, başından geçenleri anlatıyormuş bir bir. En iyisini yapıyor. Damdan düşenin halinden kimse anlamaz çünkü bu memlekette. Kitap yazmak ilaç gibi. Yaz ve ne varsa boşalt kafanda. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) var bir de. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti son dönem iyice kabuğuna çekilmiş ve TGC Binası sadece gazetecilerin cenazesinin uğradığı bir bina olup çıkmıştı. Derken, Vahap Munyar yönetim kurulu üyesi, Celal Toprak da genel sekreter oldu Cemiyet'e. Bu iki arkadaşın gelişi kuruma hareket kazandırdı. Peş peşe kongre, panel, seminer gibi etkinlikler yapılıyor şimdi. Eğitim ve yabancı dil kursları hakeza. Aktivite üstüne aktivite. Biraz da "at binenin, kılıç kuşananın"mış demek ki. Bir örnek daha var; mutlaka anlatmalıyım Medialand Yönetim Kurulu Başkanı Ergüder Tırnova'yı. Bundan tam 30 sene önce gazeteciliği bırakıp şirketlere halkla ilişkiler hizmeti vermeye başladı. Onun en büyük özelliği, disiplini. Düzenli bir insan. İşini özenerek yapar. İş zamanı iş, eğlence zamanı eğlence. İkisini birbirine asla karıştırmaz o. Bundan birkaç sene önce, "İki sene hiç para kazanmasam dahi" dedi bana bir sohbetimizde. "Hem personelimin maaşını ödeyecek, hem de kiramı verecek param var bir köşede." Bu da bir prensip tabii. Şayet, çok sıkışırsa o fondan ihtiyacını karşılarmış ama eline para geçer geçmez hemen aldığını yerine koyarmış. Riske karşı hep hazırlıklı yani. Bu da ona zikzak çizmeden, dosdoğru yaşama ve işini yönetme imkanı veriyor tabii. Darısı diğer iş adamlarının başına!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.