Kurtlar Vadisi

A -
A +

Herkes gibi benim de arkadaşlarım var. Bunaldığım vakitlerde onları arar, hangisini bulursam onunla çıkıp şöyle bir hava alırım. Veya onlar beni arar, birlikte stres atarız. Sonradan farkına vardım bunun, perşembe akşamları sanki yer yarılıyor da benim arkadaşlar içine giriyor. Ara da bul, kimse yok!.. Bir değil, iki değil; hep aynı. Onlara ulaşmak mümkün değil. Buldum sonunda. Televizyonda dizi seyrediyorlarmış. Baktım olmuyor, ben de dahil oldum halkaya. Beni arkadaşlarımdan ayıran iki diziymiş meğer: Kurtlar Vadisi ve Bir İstanbul Masalı. Şimdi ben de bağımlısı oldum bu dizilerin. O akşam beni arayan bulamaz. Her ikisi de formatından müziğine, senaryosundan oyuncu performansına kadar dört dörtlük.. Reyting listesinin hep tepesinde olmaları da zaten bunu gösteriyor. Kurtlar Vadisi mesela... Oyuncuların hepsi seçme. Muhteşem oyunculuğuyla her bir oyuncu kendi yeteneğini sergiliyor. Filmin anlatımı düzgün. Senaryo hakeza, insanın soluğunu kesiyor. Çok etkileyici. Keşke olmasaydı! Gençleri kanunsuzluğa ve eğitimsizliğe özendiriyor çünkü. Ankara'nın solcu kabadayısı olarak tanınan İskender Çolak, dizinin gençlere kötü örnek olduğunu söylemiş ve ardından da yasaklanmasını istemiş. Haklı. Ben, 'yasaklansın' demiyorum ama senaryosunda bazı değişiklik yapılmasına ihtiyaç olduğu kesin. Şiddet sahnesi çok bir kere. Hadi o kamuoyunda tartışıldı, bir çare bulunur belki ama onunla kalmıyor ki. Dizi tam bir mafya filmi. Mafyanın da kendine has raconu olduğunu hepimiz biliyoruz. Belli kuralı olmayan hiçbir sistemin ayakta kalması zaten mümkün değil, kaybolur gider. Fakat, dizinin verdiği mesaj raconla sınırlı değil, maksadı aşıyor. Hem de ne aşma! Sokakta sürten iki serseri mafyaya dahil olduktan sonra o kadar değişiyor, o kadar insancıl, o kadar esprili ve kendiyle barışık oluyor ki, anlatamam. Doğrusu, anlayamadım da. Bir tarafta güle oynaya adam öldürüyorlar, diğer tarafta da dini bütün bir vatandaş gibi yaşıyorlar... Bununla kalsa yine iyi. Sadakat, vefa, yiğitlik, mertlik, aile hayatına verilen önem... Bunların hepsi düzgün toplumun olmazsa olmazı. Dizi öyle kurgulanmış ki, mafya olmadan bu değerlere kavuşmak imkansız gibi bir hava esiyor. Amerikan filmleri nasıl dürüst insan elbisesini polise giydiriyorsa; bizimkiler de mafya profiline oturtturmuş bu değerleri. Olmamış. Doğru değil bu. Kimse mafya olarak, doğru insan olamaz. Toplum, mafya ile bir yere varamaz!.. Bir İstanbul Masalı da çok etkileyeci ve profesyonel bir dizi. Onda da entrika var, sosyal hayatın cilveleri işleniyor ama örnek alınacak insan modeli çok farklı. Mafya değil bir kere. Kurtlar Vadisi'ni seyreden bir Türk genci, içindeki delikanlılık duygusunu daha pekiştirmek için hemen mafya örgütüne girer, hem de gözünü kırpmadan yapar bunu, ki çok tehlikeli bu. Bir İstanbul Masalı'nda var olan entrika, ayak oyunu gibi kötü hasletler; aile dayanışması ve sevginin karşısında güneşte eriyen kar gibi eriyip gidiyor. O diziyi izleyen kendisine çekidüzen verip insanlığı kendi ailesinde araması gerektiği şuuruna varır, komşu ilişkilerinin önemini idrak eder. İki dizi arasındaki belirgin fark bu işte. MI ACABA?!. Ebru Şallı, hamileliği müddetince 240 kilo kivi yemiş... Bari, çocuğun adını da 'Kivi' koysaydı! *** Ürdün Hayvanat Bahçesi'ndeki aslanla kaplan kardeş kardeş yaşıyormuş... O da ne ki, bizde kurtla kuzu kardeş oldu! *** Danimarka Ulaştırma Bakanı Hansen, 'VIP'den geçmeyip herkes gibi sıraya girmiş... Kötü örnek! *** Bahar, uyumayı sevenleri daha çok çarpıyormuş... Ayakta uyuyanları da çarpıyor mu acaba?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.