Kuyruğunu kovalayan kedi

A -
A +

Bilgi ne kadar iyi ve faydalıysa bilgisizlik de o kadar kötü ve zararlı. "Bu da yazılacak şey mi, bunu herkes biliyor zaten" demeyin sakın bana! Şayet öyle olsaydı bu ülkenin sistem kurucuları, her şeyi yanlış üzerine inşa etmezdi. Hani, deveye sormuşlar; "Boynun niye eğri" diye de, "Nerem doğru ki" demiş. Aynen öyle. Bu ülkede doğru bir şey yok! Vazgeçtim şehir veya kasabadan, Türkiye'de kaldırımlarıyla, kavşaklarıyla, sokakları ve etrafındaki binalarıyla mükemmel diyebileceğiniz bir cadde gösterin; dişimi kırayım; yok! Tarım sektörü dökülüyor çözüm üreten yok! Masaya oturup doğru dürüst müzakere edenimiz de yok! Yok, yok,Yok!.. Kuyruğunu kovalayan kedi misali dönüp duruyoruz. Bir de bunu bir marifet saymamız var ki, esas beni kahreden bu. Hem kel hem fodul mu dersiniz yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama garip insanlarız vesselam!.. Davranış biçimimiz sakat. Bütün dünya tarım sektörünü verimli hale getirmek için çırpınıyor biz, kazma ve çapayla ziraat yapmayı marifet sayıyoruz. Hele bir de tırmık varsa deme gitsin! Türkiye'deki traktör sayısı 990 bin. Onun da çoğu benim yaşımda. 2004 senesinde satılan traktör sayısı 32 binde kalmış. Tarım yapıyoruz ama teknik değil. Teknoloji kullanma alışkanlığımız olmadığı gibi çabamız da yok. Biraz da İstanbul sıcağından kaçmak için Göçmenler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Musa Göçmen'in Çatalca'daki çiftliğine gittim. Püfür püfür esiyordu. Musa Göçmen, çiftliği gezdirdi bana. Envai çeşit meyve ve sebze yetiştiriyor. Bahçede dolaşıp toprağa bastım ve kendime geldim. Türkiye'de bodur meyve ağaçlarına bir geçiş olduğunu söyledi Musa Göçmen. Kendi bahçesindekiler de öyleydi. Tabii bu ağaçların arasında her traktör dolaşamıyor. Bahçe traktörü lazım. Türkiye'de yok bu. Olanlar da derme çatma. Halbuki zeytin, narenciye ve bağ için de çok önemliymiş bahçe traktörü. Ekipmanı tak, kepçe olarak kullan ya da forklift. Çok fonksiyonlu bir araç. Fakat, kullanan yok. Daha doğrusu ne olduğunu bilen yok! Emek ucuz, onun için kullanılmıyordur herhalde, dedim. Musa Göçmen, "Hayır" dedi. "Bir traktörün yakacağı mazottan ne olur ki? Tak ekipmanını bitir işini! Bir traktörün yaptığını 10 kişi yapamaz. Mukayese yaptığında kas gücü maliyeti traktörden daha pahalı." Musa Göçmen ihtiyacı olan bahçe traktörünü bulamayınca ithal etmeye karar vermiş. Avrupa'daki tüm traktör üreticileriyle görüşmüş. Bakmış görmüş ki, muazzam traktörler var. Bundan benim insanım da faydalansın deyip; Çekoslovak "Zetor" ile İtalyan "Carraro" traktörlerinin Türkiye distribütörlüğünü almış. Göçmenler, zaten otomobil ve traktör yedek parçası üretiyor ve dünyanın çeşitli ülkesine ihraç ediyor. 7 bin 500 parça civarındaymış ihraç ürünlerinin sayısı. Dolayısıyla bilmedikleri bir konu değil. Musa Göçmen, "Önümüzdeki senelerde bu firmalara yedek parça yapacağız, karşılığında da traktör alacağız" dedi. Sonraki hedefleri ise Türkiye'de üretimmiş. Ha, bir önemli husus daha var. Onu da söylemeden geçemeyeceğim. Türkiye'de bağcılık çok ilerledi. "Carraro" traktörleri, 3 metrelik bir alanda 360 derece dönebiliyormuş. Bağcılar için çok önemliymiş bu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.