Siyasi liderlerin karakterleri de farklı, mizaçları da. Gayet normal tabii. De... ah bir de kendileri olabilseler! Başbakan Erdoğan mesela; sert mizaçlı. MHP Lideri Bahçeli ise tam aksi; munis. Erdoğan mizacına uygun davranıyor. Güm güm konuşmayı, vurduğu yerden ses getirmeyi seviyor. Bahçeli de aynı yolu takip ediyor nedense?!. Olmuyor tabii. Mizacına uymadığı için konuşması, kapı gıcırtısına benzer hırçın bir sese dönüşüyor! Bahçeli ayrıca, akademisyenlikten kalma alışkanlıkla uzun cümleler kuruyor. Onu dinleyen ahali, cümlenin sonu gelmeden başını unutuyor. Bu arada cümleye yüklenen mesaj da kaybolup gidiyor tabii. Halbuki, 3-5 kelimeden oluşan vurucu cümleler kursa; onu dinleyen topluluklar hem ne demek istediğini kolay anlar, hem de alacağını zahmetsizce almış olur. Ki, Bahçeli de bağırmaktan kurtulmuş olur böylece. Ya mesleki nosyonları? O da etkiliyor liderlerin tarzlarını. Erdoğan saldırıyor, sorguluyor ve yeri geldiğinde ezber bozuyor. Ne de olsa serbest meslek mensubu. Farkını hemen ortaya koyuyor. CHP Lideri Kılıçdaroğlu ise tam tersi. Bürokrat ya, statükoyu korumak için elinden geleni ardına koymuyor ve bunu bir marifet sayıyor. Üst düzey bürokratların duygularını esir alan şöyle bir şey vardır: Korku! "Müsteşar ne der?" "Bakan ne der?" "Başbakan ne der?" korkusu... Kılıçdaroğlu işte tam o haletiruhiyede. Kendini hâlâ SSK Genel Müdürü sanıyor! "Başbakan ne der?" Yahu, sen halk için siyaset yapıyorsun; Başbakan'a değil ki. O ne derse desin! Sen halka ver mesajını. Hakeza Bahçeli. Sanki kuyumcu terazisi mübarek! Önce ölçüp tartıyor ve ondan sonra söylüyor söyleyeceğini. Söylediği açık ve net olsa bari; o da yok! Akademik kalıplara sıkıştırıyor. Anlayana aşk olsun! Başbakan Erdoğan, "sen anlamazsın" ya da "bilmeden konuşuyorsun" türü yargılayıcı ifadelerle yükleniyor rakiplerine. Etkili de oluyor. Kılıçdaroğlu tedirgin oluyor ve hemencecik savunmaya geçiyor. Erdoğan dolu dolu konuşarak gündem oluşturuyor. "Ama o başbakan" diyen olur belki diye söylüyorum: Kılıçdaroğlu da başbakan namzedi! Neden oluşturamıyor gündemi? Erdoğan kadro kurarken de farkını ortaya koyuyor. Parti yönetimine şöyle bir bakan anlar ne demek istediğimi. Mükemmel bir görev dağılımı. CHP öyle mi ya? Kılıçdaroğlu bile cevaplayamaz kimi ne için seçtiğini! Erdoğan'ın şöyle bir hususiyeti daha var. Konuştuğunda BDP'li, MHP'li ve hatta CHP'liye "adam doğru söylüyor" dedirtecek minvalde mesaj verebiliyor. Öbürlerinde yok bu. MHP Lideri Bahçeli'yi ele alalım. Erdoğan "MHP'li kardeşim" diye başlıyor ve damardan giriyor. Son referandumda bariz bir şekilde görüldü zaten bunun böyle olduğu. Bahçeli o mesajı veremiyor AK Parti tabanına. Ya Kılıçdaroğlu? O hepten problemli: CHP tabanını dahi ardına takıp sürükleyemiyor! Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki bir farka daha dikkat çekip kapatayım bu mevzuu. Erdoğan dikkatli. Yanlış konuşanı geri çekiyor. Parti politikasına uygun konuşanı ise ileri sürüyor. Ceza da var, ödül de. Ya CHP'de ne oluyor? Yaptığı açıklama ile partiyi zora sokana da karışılmıyor, sokmayana da. Ne disiplin var, ne de tertip yani!