Yiğidi öldür ama hakkını yeme!.. AKP Hükümeti enflasyona karşı şayan-ı takdir bir mücadele verdi; hâlâ da veriyor. Geçmiş hükümetlerin göze alamadığı riski göze alıp canhıraş bir çalışmayla yapıyor bunu adamlar. Enflasyon... devalüasyon... deflasyon... stagflasyon... resesyon... bunların her birisi ekonomi politikaları uygulayan hükümetlerin elinde tuttuğu birer ekonomik enstrüman. Sistemi işletecek kadar para bulamayan hükümetler, banknot matbaasını çalıştırıp ha babam de babam para basarsa, enflasyon olur. Paranın değeri kalmaz çünkü. Eh, senin paran değer kaybederse elin doları, euro'su otomatikman değerlenir değil mi? Devalüasyonu sık yaşayan ülkelerin en başında Türkiye'nin geliyor olması da gösteriyor bunu zaten!.. Bir sürü ekonomik terimi peş peşe sıralamamın nedeni, onların ne manaya geldiğini söyleyip ukalalık etmek değil elbette. Türk insanı çok iyi biliyor zaten bunların ne manaya geldiğini. İster istemez uzman oldu herkes bu konuda. Benim ifade etmek istediğim konu çok daha başka ve de önemli. Mal ve hizmet değerinde meydana gelen sürekli artış manasına gelen enflasyonu ele alalım mesela. Hükümetler bazen halktan gelen taleplere cevap vermekte zorlanır. En sık yaşananı ve de hükümetleri en fazla zorlayanı ise iş hususunda yapılan taleplerdir hiç şüphesiz. Vatandaş iş ve aş ister! Bu durumda hükümetin ne yapması lazım? Ona iş bulması tabii. Başka türlü iktidar olması mümkün değil çünkü. Bas parayı, sür piyasaya Dolayısıyla seçim vakti gelmeye başladı mı, hükümetleri de bir telaştır alır. Ne yapsa, ne etse de seçmenin gönlünü hoş edip tekrar seçilse? Dedim ya bunun en kolay yolu, seçmenin sesine kulak verip ona ve onun çocuğuna iş temin etmek!.. De... bir kişiye iş temin etmek için neredeyse 100 bin dolarlık yatırım yapmak gerekiyor. Para olsa mesele değil ama yok! Vatandaş iş istiyor, siyasetçi oy! Demokrasilerde çare tükenir mi? Açık kapı var aslında. Para basmak! Piyasadaki parayı bollaştırınca enflasyon kapıya dayanıyor ama iktidar hırsı bu! Hükümetin gözü enflasyon menflasyon görmez oluyor sandığa giderken. Banknot Matbaası aldığı talimat üzere gece gündüz demeden çalışır da çalışır ve para basar!.. Bu karşılıksız paralar piyasaya sürüldükçe, paranın değeri düşerken mal ve hizmetlerin fiyatı artar. Bugün 50 bin lira olan evin fiyatı yarın 100 bine fırlar. Beş sene önce 20 bin liraya alınan otomobil 30 bin liraya müşteri bulur. Evi, otomobili olanlarla iktidarın menfaati ortak bir noktada buluştuğu için para basmaya kimsenin itirazı olmaz ve enflasyonun altında ezilen garibim orta direk olur. Bir nevi fakirden alıp zengine verme halidir enflasyon! Hadi, iktidar koltuğu tatlı geldi ve hükümet bu haltı işledi diyelim. Bari iktidar olduktan sonra enflasyonla mücadele etse ama ne gezer? Piyasadaki fazla parayı çekip ekonominin ateşini düşüreceği yerde, yeniden karşılıksız para basar. Yangına benzinle müdahale durumu yani. Türkiye'de 30 sene sürdü bu düzen; daha doğrusu düzensizlik. Sistemin içinde çok büyük rant olduğu için avantacı takımı ile hükümetlerin menfaatleri hep çakıştı ve bu tatlı rüyanın devam etmesi adeta otomatik pilota bağlandı. Enflasyon o ülkedeki insan ve şirketlerin geleceği görme imkanını ortadan kaldırıyor bir kere. Gelecek planlaması yapamayan şirketlerin rekabet şansını da kayboluyor. Dolayısıyla uzun vadede tüm sistem yara alıyor ve orta direk diye bir şey kalmıyor ülkede. Bu gidişata bir son verildi verildi, verilmezse ülke uçurumun kenarına gelip dayanıyor. AK Parti iktidara geldiğinde ülke işte o uçurumun kenarındaydı. Müzminleşen enflasyonu aşağı indirmek kolay değil tabii. Kamu yatırımlarını kısacaksın bir kere. Para basma konusunda ise hiç şansı kalmıyor hükümetin. Sıkı para politikaları işsizliği de getiriyor beraberinde ister istemez. Fakat, bu tedbirlerin uzun vadede ekonomiye ve dolayısıyla ülkeye çok fazla fayda sağlayacağı inkar kabul etmez bir gerçek. Ak Parti, uzun vadeli bir iyileşmenin nüvesini oluşturmaya çalışıyor; hem de oy kaybetme riskine rağmen. Takdir etmek lazım. Ayrıca, 2007 Bütçesi de yine enflasyonla mücadelenin gereğini ifa eden bir bütçe ki, o da şayan-ı takdir. Not: Başbakan Erdoğan'a geçmiş olsun der, acil şifalar dilerim.