Malatyalı gururunu kurtardı

A -
A +

Malum, Malatya'nın kayısısı meşhur. Hakkını yememek lazım, bizim Mut da kayısı diyarı. Çok da lezzetlidir bu yörenin kayısısı ama Malatya gibi yüksek kapasiteli bir üretim yapmadığı için Mut'un ünü biraz mahalli kalıyor. Parantez içinde bunu belirteyim istedim... Malatya'nın dut, kiraz ve pekmezi de meşhur. İçmeleri ve kaplıcaları var bir de. Hele Sultan Suyu Üretme Çiftliği'nde yetiştirilen atlara paha biçilmez. 300-400 milyar liraya kadar satılıyor bu atlar. Da... Malatyalı övünürken bunlarla değil de iki "s" ile övünür. Daha doğrusu övünürdü! Bunlardan birisi "sevgi" bir diğeri de "su". Horata, Gündüzbey ve Davullu Pınar kaynaklarından çıkan sular hem şehrin su ihtiyacını karşılıyor, hem de kaynağın çevresi mesire yeri olarak Malatyalılara hizmet veriyor. Tabiatın insanlara cömertçe verdiği bu su, karşılığını Malatyalılardan sevgi olarak alıyor. Malatyalı ile su arasında böyle bir ilişki var yani. Su hayatın sembolü, Malatyalı ise sevginin. Malatyalı sevgi insanıdır. Bizim İhlas çatısı altında da çok değerli Malatyalı arkadaşlar var ama Mahmut Genç ve İsmail Kapan'ın ismini zikretsem yeter onların özelliğini ifade etmek için. Her ikisi de pırıl pırıl, sıcak insan. Şimdiye kadar birini incittikleri hiç görülmedi. Sevgilerini gözlerindeki ışıltıda görmek mümkün. Fakat ne olduysa oldu sakındıkları göze çöp battı! Malatya Yetiştirme Yurdu'ndaki üzücü olay sevgilerine, şehirde görülen ishal vakası gururlandıkları suya gölge düşürdü. Malatyalı, üzüldü. Malatyalı, incindi. Malatyalı, insan içine çıkamaz oldu. Neredeyse çocuğu olmayan çiftlere dahi "Bir damacana Malatya Suyu iç, hemen çocuğun olur, bacım" diyecek kadar ileri giden İsmail Kapan'ın çaresiz süngüsü düştü. İki elin sesi İki değeri birden örselenen Malatyalı sancılar içinde kıvrandı. Üzüntüyle kafasını bir o taşa, bir bu taşa vurdu. Bu ayıbı nasıl sileceğini araştırdı... sordu, soruşturdu ve sonunda bir araya gelip bu işi halletmekten başka çare olmadığını anladı. İş başa düşmüştü. Kolları sıvayıp bu meseleyi kendilerinin yapması gerekiyordu. Yaptılar da. Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) yöneticileri bir araya gelip "Bir şefkat eli de sen uzat" sloganıyla Malatya'daki kimsesiz çocukları "Sevgi Evi"ne kavuşturmaya karar verdiler. Karar verdikten sonrası kolay. Hemen Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'yu arayıp, "Biz Malatya'daki kimsesiz çocuklara aile sıcaklığını aratmayan, onların ferdi gelişmelerini sağlayan ve geleceğe güvenle bakmalarını temin eden dört dörtlük bir yuva yapmak istiyoruz" dediler. Önceki gün akşam "Sevgi Evleri Yapım Protokolü" vardı. Polat Renaissance Otel'deki toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da iştirakiyle; "Sevgi Evi" neredeyse bir siteye dönüştü. 7 ev düşünülüyordu, Başbakan'ın "Sen de yap, sen de yap" demesiyle sayı arttı. Erdoğan, "Başbakanın böylesi de olur mu? diyenler olacak belki ama bu hayır işi. Halkım için dilencilik dahi yaparım" dedi ve "Sevgi Evi" sayısını 17'ye çıkarıverdi. Vahap Küçük (LC Waikiki), Yusuf ve Yunus Akdaş kardeşler (CRISPINO), Şahin Nalbant (Nur Yıldız Tekstil), Hıdır ve Hüseyin Türkan kardeşler (Özlen Kumaş), Abdullah Kiğılı (Kiğılı Giyim Mağazaları), Mesut Toprak (Tayteks), Nilüfer Bulut (Türkiye İş Kadınları Derneği Başkanı), Mücahit Fındıklı (Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı), (Malatya Girişim Grubu) ve kendisi Erzincanlı olmasına rağmen Nevzat Demir de kampanyaya katıldı ve evlerin inşasında gerekli malzemeyi Fıratpen'den karşılamayı taahhüt etti. 17 adet "Sevgi Evi" protokolü imza törenine katılan yüzlerce Malatyalının gözündeki ışıltıyı görünce, "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" deyişi aklıma geldi. Malatyalılar bir araya gelip hem gururlarını kurtardılar, hem de kimsesiz çocukları huzurlu bir yuvaya kavuşturmanın hazzını yaşadılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.