Geçen hafta sonu Malatya'nın Arapgir İlçesi'nde müthiş bir tören vardı. Tören her ne kadar Arapgirli Tuna, Ekşi ve Karabay ailelerinin yapıp İnönü Üniversitesi'ne devrettikleri bin 500 öğrenci kapasiteli Meslek Yüksek Okulu'na aitse de Arapgir'de toplanan coşkulu kalabalık daha başka bir şeyi işaret ediyordu: Önceliğimiz Malatya. Daha birkaç ay önce "Sevgi Evleri"ni açıp Malatya'ya modern bir kreş kazandıran Malatyalı iş adamları, şimdi de Meslek Yüksek Okulu ile çıktı hemşehrilerinin karşısına. Nuri Tuna ve Naci Ekşi'ye 'neden okul' diye sordum. Verdikleri cevaptan etkilendim. Ortak akıl vardı içinde çünkü. Önce fizibilite araştırması yapmışlar. Bir tesis açmak da varmış alternatifler arasında ama açılan tesis ne kadar büyük olursa olsun, sonuçta 30, bilemedin 40 kişiye istihdam imkânı veriyor. Eğitim kurumu öyle mi ya? O okulda okuyan bin 500 öğrencinin yemesi, içmesi var bir kere. Hakeza, oturacakları konuta kira ödemeleri. Bunların hepsi yöre halkının geçim kapısı olmayacak mı nihayetinde? "Ayrıca" dedi Naci Ekşi. "Arapgir zaten eğitim merkezi. Geçmişten gelen bir gelenek bu." Doğru planlama yapınca, ortaya çıkan fayda da sayılamayacak kadar fazla oluyor tabii. Ekşi'nin anlattıklarından gördüm ki, şimdiden kolları sıvamışlar zaten. Arapgir'in envanterini çıkarıyorlarmış. Arapgir halkının yaptığı hangi işi ele alsınlar da o iş katma değeri yüksek bir iş haline gelsin. Bağcılıkta serpene sisteminden telli sisteme geçilmiş ve Arapgir üzümünün hem verimi artmış, hem de kalitesi artmış mesela. Stratejileri bu örnekleri çoğalmaya yönelik. Devlete 2 milyon YTL vergi ödeyen Arapgir, devletten 8 milyon 500 bin YTL alıyor. Ekşi, uygulayacakları "Yerinden Kalkınma Modeli" ile hem göçü önleyeceklerini, hem de Arapgirli'yi devletin eline bakmaktan kurtaracaklarını bildirdi. Nuri Tuna ise İnönü Üniversitesi Rektörü Cemil Çelik'e bir tek "Kontenjanı doldurun ve bizden yenisini isteyin" şartını koştuklarını söyledi. Okulun bakımı, onarımı ve ilave inşaatın yapılması için önümüzdeki günlerde bir dernek veya vakıf kuracaklarının altını çizdi Nuri Tuna. O gün Arapgir'de hemen hemen tüm Malatya milletvekilleri vardı. Vali, Belediye Başkanı da. Eski Milli Eğitim Bakanı Metin Emiroğlu zaten bir Malatyalı olarak bu gibi organizasyonların başından sonuna yer alıyor. MİAD ve MEV başkanları da tabii. Emeği geçti diye davet ettikleri Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun dahi oradaydı. İş adamları ise eksiksiz katılmıştı. Böylesine organize ve şuurlu bir hemşehriler topluluğu ne yapmaz ki? Darısı diğer illerin başına!.. Ortak aklı bulmanın getirdikleri Metin Emiroğlu, "Milletvekili arkadaşlara soruyorum" dedi. "Biz eskiden olur olmaz şeyleri bahane edip kavga ederdik. Siz etmiyorsunuz! Neden?" Emiroğlu bunu doğrunun bu olduğunu vurgulamak için söylüyordu. MİAD Başkanı Yunus Akdaş da eski dönemlerin çok gerilerde kaldığının altını çizip şunları söyledi. "Eskiden kavga eden sadece siyasetçi değildi. Vali bir yana çekerdi, belediye başkanı başka yere. Şimdi yok bunların hiçbirisi. Kamu ile sivil toplum örgütleri uyum içinde çalışıyor. Bir tek aykırı giden üniversite vardı. Yeni rektör onu da kırdı ve artık hepimiz Malatya için çalışıyoruz." MEV Başkanı Şaban Taçyıldız ise Malatyalı iş adamlarının Malatya Eğitim Vakfı'na büyük destek verdiklerini ifade edip "İstanbul ve Malatya'da okuyan çocuklarımızın hemen hepsine ulaşıp burs veriyoruz" dedi. Düzeltme: İsotlar Grup 2009 baharında Tata'nın pick-up segmentindeki Xenon'un üretimine başlıyor. Renault&Dacia'nın otomobili değil yani. Ama İsot Pazarlama Koordinatörü Banu Eresen ile yaptığım röportajda bu, İsotlar Renault&Dacia üretecek diye çıkmış. Düzeltir özür dilerim.