MAN iki Türk'e teslim

A -
A +

Son senelerde Türk yöneticilerinin yıldızı parladı. Hem de ne parlama?!. Amerikan şirketleri olsun, Avrupa şirketleri olsun... hepsi firmasının kaptan köşkünü bir Türk yöneticiye teslim etmek için çırpınıp duruyor. Müthiş bir yarış var. Mevcut yöneticilere milyon dolarları bulan ücret ödemekten bıktıkları için böyle bir yola başvuruyorlar, desen; değil. Türklere de ödüyorlar çünkü aynı parayı. Başka sebep var, bu arayışın altında. Aha MAN. Önce Tuncay Bekiroğlu, MAN Türkiye'nin zirvesine çıktı. Şimdi de Münir Yavuz. Yavuz üretimden sorumlu CEO, Bekiroğlu satıştan. Almanların göz bebeği olan MAN, Türkiye'yi bir numaralı otobüs üssü yaptı ve yönetimi iki Türk'e bırakıp geri çekildi. Güvenmese kim kime fabrikasını teslim eder? Batılı şirketlerin peşine takıldığı bu gençlerin özelliği ne ki, adamlar şirketlerini bir Türk yöneticiye teslim etmeden rahat uyku uyuyamıyor? Bu gençlerin o kadar çok üstün meziyeti var ki, hangisini sayayım. 1) Çok çalışkanlar bir kere. Asla, "yoruldum" demiyorlar. 2) Batılı şirketlerin Türk yönetici tercih etmesinin ana nedenlerinden biri de hiç şüphesiz, Türklerin "krize karşı bağışıklık" kazanmış olmaları. Kendi adamları 50 yıldır kriz nedir görmemişken, Türkler bu süreyi krizle geçirdi. Hep kriz! Hep kriz! Bu da Türk yöneticiye kriz karşısında metanetli davranma ve dolayısıyla paniklemeden krizi alt etme melekesi kazandırdı. 3) Malum, Türkler risk almayı sever. Fakat, şuursuzdur bu risk alışlar! Kaybetmeye mahkum. Profesyoneller öyle değil ama. Aldıkları risk, "kontrollü". Haliyle, rahat yönetiyorlar riski. 4) Türk sıcakkanlılığı da müthiş bir avantaj sağlıyor Türk yöneticilere. Girdikleri her ortamda ilgiyi üzerlerine çekmeyi başardıkları gibi kalıcı da yapıyorlar bunu. Gönülden davranıyorlar çünkü. 5) Aile yapıları da fazlasıyla güçlü bu gençlerin. Eşleri onlara, onlar da eşlerine güveniyor. Gece gündüz demeden çalışmalarına eşleri sabır gösteriyor ve ayrıca destekliyorlar bu tempolu çalışma sistemini. Ne de olsa, kazanılan para birlikte yatırıma dönüştürülüyor. En büyük yatırım tabii ki çocuklar. 6) Türk milleti birlikte çalışmayı beceremeyen bir millet iken, gençlerimiz fark atıyor. Ekip çalışmasında gösterdikleri performans hiç de küçümsenecek nitelikte değil. Ekibini kuruyor ve gözü arkada kalmadan yürüyor. 7) Gösterdikleri performans sayesinde verimliliği artırdıkları gibi, tasarruf hususunda da fazlasıyla tecrübe sahibi oldu Türk yöneticiler. Neredeyse "sıfır" stokla çalışma becerisi gösteriyorlar artık. 8) Yabancı dil konusunu söylemeye gerek bile yok. Bu gençlerin hepsi en az bir yabancı dil biliyor. Tuncay Bekiroğlu mesela. Süper İngilizce biliyordu. Almanlarla iş yaptığı için kısa sürede Almanca öğrenip tüm ilişkilerini bu dille sürdürmeye başladı. 9) Türk profesyonellerin bir farkı da uyumları. Değişime açıklar. Yeni bir fikre direnmek yerine, doğruysa, hiç beklemeden alıp yola devam ediyorlar. Genetik mirasları olan zekâyı olumlu kullanarak fark atıyorlar yani. 10) Dünyayı tanıyorlar. Vizyonları geniş.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.