Mardin'e gidin, dinlenirsiniz

A -
A +

Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (Türkonfed) tarafından gerçekleştirilen "Başkanlar Konseyi" için Mardin'e gittim. Her zamanki gibi yine kendimden geçtim. Mardin'i her görüşümde hayran oluyorum o kente. Nasıl olmayayım ki? Muhteşem. Dile kolay; 8 bin yıl. Tarih ve kültür zenginliğinin yanı sıra farklı din ve ırka mensup insanların birlikte yaşayarak ortaya çıkardığı medeniyeti sergiliyor bir kere. Sevgi, hoşgörü ve dayanışma nasıl olurmuş gidip orada görmek lazım. Mardin Valisi Hasan Duruer, "Mardin'in emsali yok" dedi ve Mardin'in ancak Floransa gibi kentlerle kıyaslanabileceğini söyledi. Doğru. Görüp de hayran olmayan yok o şehre. Vali Duruer, şehri sonradan yapılan beton ve biriket yapılardan temizlediklerini de bildirdi. O da doğru. Gecekondu azalmış. Mardin'in o tarihî taş evleri boy göstermeye başlamış. Taş konakların önemli bir kısmı restore ediliyor. Hele sokaklar. Mardin malum, o daracık sokaklarıyla ünlü. Taşımacılığın merkeplerle yapıldığı sokaklar. İbadethaneler ve medreseler tek tek elden geçiriliyor. Mardin yavaş yavaş sanayi şehri de oluyor ama elbette ki tarımın yeri başka. Koskoca Mezopotamya Ovası orada. Vali Duruer'in söylediğine göre sulama kanallarının ihalesi tamamlanmış. Şunu hemen belirteyim ki, Mardin tarihî zenginliğinden dolayı önce turizm kenti. Mardinli de farkında zaten bunun. Beş yıldızlı oteller artıyor, turizm maksatlı tesisler çoğalıyor bir bir. Mardin Sanayici ve İşadamları Derneği (Marsiad) Başkanı Nasır Duyan, "Sulama kanallarının açılmasıyla birlikte tarım arazisi yüzde 60 oranında artacak" dedi. Suyun önemini görüyor musunuz? Bir an önce bu işin tamamlanması lazım yani. Bu kadar potansiyeli olan ilde işsizlik maalesef diz boyu. Yüzde 40! Dogünsifed Başkanı Tarkan Kadooğlu ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan 21 ilin her birisinin bir cazibe merkezi olduğunun altını çizdi ve bu şehirlerin kalkınması için sınır ticaretinin yeniden canlandırılmasını istedi. Ayrıca, sınır ticareti yapan illerden 5 sene vergi alınmamasını teklif etti. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, "Hayır" dedi. "Beş sene değil, 20 sene vergi alınmasın!" Tüzmen pek de haksız sayılmaz aslında. Türkiye'nin vergi gelirinin ancak yüzde 2'si bölgeden geliyor. Hiç almasan ne olur? Devlet batmaz ama bölgeyi ihya eder bu miktar. Tüzmen'in başka müjdeleri de vardı. Habur Sınır Kapısı'ndaki problem çözülmüş. Türk TIR'ları artık Basra'ya kadar güven içinde ve engelsiz gidip gelme imkanına kavuşmuş. "Bir de" dedi Tüzmen. "Sınır ticareti var. Irak ve Suriye'de bizim akrabalarımız yaşıyor. Sınır çizgisi siyasi bir şey ama bu gömlek bize dar geliyor. Irak Hükümeti ile karara bağladık. Yakında sınıra sıfır bir serbest bölge açıyoruz. Ticaret için." Eee, doğrusu da o. Irak pazarı geçen sene 8'inci ihracat pazarı imiş. Bu senenin ilk 3 ayında ise ikinci. Kolaylaştırmak lazım tabii. Hasılı, Mardin; daha doğrusu bölge güzelleşiyor. Tavsiye ederim. Gidip görün. Mardin yemekleri mükemmel. Sabunları da. Dönüşte de safranlı badem şekeri getirin, eşe dosta hediyeniz olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.