Marka şart

A -
A +

Türkiye geçen sene 90 milyon ton mal ihraç etti ve bunun karşılığında 135 milyar dolar gelir elde etti. Gerçekleştirdiği her bir kilo ihracat karşılığında 1 dolar 47 cent kazandı yani. Halbuki Almanya 4 dolar 10 cent elde ediyor kilo başına. Japonya 3 dolar 50 cent, Güney Kore ise 3 dolar. Arada uçurumlar var ve bu fark satılan ürünün katma değerinden kaynaklanıyor. Türkiye Güney Kore gibi 3 dolardan ihraç etmiş olsaydı şayet bu 90 milyar kilo ürünü; karşılığında 270 milyar dolar kazanacaktı! Türkiye'nin ne yapıp edip Güney Kore seviyesine çıkarması lazım katma değerini. Şimdi Türkiye'nin tüm çabası bu; Güney Kore gibi olup ihraç ettiği her bir kilo ürün karşılığında 3 dolar elde etmek. Evet Türkiye'nin 2023 yılı hedefleri arasında 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirme de var ama bu hedefe ulaşmak için başka unsurları da iyileştirmesi lazım. Ar-Ge mesela. Araştırma-geliştirme olmadan katma değeri arttırmanın imkanı yok. Farklılaşmak da önemli tabii. Kaliteli mal üretmek dahi yetmiyor artık, farklılığının olması lazım o ürünün. Ayrıca Türkiye'nin marka handikabı da var. Dünyadaki en değerli 100 marka listesinde bir Türk markası yok ne yazık ki. Onu geçtim, 500'de de yok! Türkiye'deki en değerli 100 markanın toplam değeri ise 30 milyar dolar ancak ediyor. Halbuki, Coca Cola'nın sadece marka değeri 70 milyar dolar. Apple da öyle. Zara'nın ise 5 milyar dolar. Marka olmak, ya da katma değeri yüksek ürün üretmek öyle "hah" deyince olmuyor ki. Ar-Ge ve tasarıma yatırım yapmak gerekiyor bir kere. Bu işleri yapacak olan insan kaynaklarının da yetenekli olması lazım tabii. De... bütün bunlar para ister! Hani? Türkiye'de ne özel tasarruf var doğru dürüst ne de finans gücü yeterli firma. El elde baş başta! Bunlar Türkiye'nin zorlukları. Fakat bir iyi şey var; onu da göz ardı etmemek lazım. Şirketler Ar-Ge'nin, marka olmanın değerini anladı. Global firmaların hemen hepsi inovatif düşünmeye başladı ve profesyonelleşmek için gayret sarf ediyorlar. Bu heyecanı yabana atmamak lazım. Bunun üstüne bir de kamu heyecanını ekleyince ortaya ciddi bir misyon çıkıyor. Ki, Türkiye için çok önemli bu. Türkiye'de 130 kadar marka kamu desteği alıyor. Yeterli değil tabii. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan daha da artmasını istiyor bu firmaların. Ama Türkiye burası. "Hadi çıkın meydana" deyince istenilen vasıflarda firma çıkmıyor. Ekonomi Bakanlığı'nın verdiği teşvikler gerçekten doğru ve faydalı teşvikler. Firma ile birlikte ülke ekonomisi de kazanıyor çünkü. Küçük bir örnek vereyim size. Koton markası bu teşviklerden istifade etti mesela. Marka imajını parlattı ve bunun sonucunda Hollandalı bir ortak buldu kendisine. Koton için gelen sermaye Ekonomi Bakanlığı'nın bugüne kadar verdiği teşviklerden daha fazla. Koton bunu hak etti tabii. Bundan 24 sene önce 25 metrekarelik bir alanda faaliyete geçen Koton bugün 284 mağazalı bir zincir. Ki, bu mağazaların 84'ü yurt dışında. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, "2023 yılında en beğenilen ve en farklı mağaza olacağız" diyerek özetledi hedeflerini. Neden olmasın?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.