Merkez'e başkan adayı

A -
A +

Türkiye bugünlerde önemli bir kararın daha eşiğine geldi. Piyasa aktörlerinin pek tındığı yok ama önemli bir husus bu. 13 Mart'ta görev süresi bitecek olan Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin yerine kim oturacak acaba? Ya tekrar Serdengeçti dolduracak bu koltuğu, ya da bir başkası atanacak. Bu kadar önemli bir koltuğun doldurulması neden kimsenin ilgisini çekmiyor dersiniz? Bu sorunun cevabını vermek için biraz gerilere gitmek lazım evvel emirde. Serdengeçti politikaları ihracatçılar tarafından hep eleştirildi. Serdengeçti'nin uyguladığı politikanın en belirgin özelliği kurların düşük, faizin yüksek olmasıydı. Eleştirilerin dozu, bazen öyle arttı ki, Serdengeçti'yi bu politikalarından dolayı "vatan haini" ilan eden bile oldu. Fakat, bu eleştiriler biraz da "kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit" türünden ve verilen bu mesajın esas muhatabının hükümet olmasından dolayı ihracatçı Serdengeçti'ye fazla bulaşmadı. Öyle ya, IMF'nin "Bunu uygulayacaksın" dediği "düşük kur-yüksek faiz" politikasını hükümet harfiyen uygularken; Merkez Bankası'nın kalkıp "yüksek kur-düşük faiz" demesi mümkün değildi. Doğru da olmazdı zaten. İşin garibi, Merkez Bankası döviz kuruna hepten de seyirci kalmadı. Dolar kurundaki düşüşü önlemek için çok ciddi müdahale yaptığı zamanlar da oldu ama buna rağmen dolar 1.3'ten yukarı çıkmadı bir türlü. Başkanın vizyonu Merkez bankalarını iki kategoride tasnif etmek mümkün aslında. Birincisi, kendi şartlarını piyasaya dikte ettiren merkez bankası. Diğeri ise piyasa şartlarına göre pozisyon alan merkez bankası. ABD Merkez Bankası (FED) birinci gruptaki merkez bankalarının en belirgin örneği; ayrıca, başka emsali de yok. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise dünya şartlarına göre kendine pozisyon bulması gereken bir yapıya sahip. Ayrıca, ülke şartlarını da dikkate alıp ona göre bir strateji takip etmesi gerekiyor. Eğri oturup doğru konuşalım. Serdengeçti'nin uyguladığı politikalar, dünyadaki gelişmelere uyum sağlayan ve kendi içinde tutarlı olan bir politikaydı. Dolayısıyla, Serdengeçti'nin geçmişte tekrar aynı koltuğa oturmaya layık bir profil çizdiği söylenebilir. Serdengeçti'nin yerine düşünülen alternatif isimler de yok değil. Ahmet Ertürk. İbrahim Eriş ve Adnan Büyükdeniz. Ertürk, malum Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı. Gelmiş geçmiş bürokratlar arasında başarı grafiği en yüksek olanlardan birisi. Kanunların kendisine verdiği yetkiyi eğilip bükülmeden dosdoğru uygulama basiretini gösterdi. Eriş ise Brezilya Merkez Bankası Başkanı olarak kendisini ispatladı. Büyükdeniz de tecrübeli; Albaraka Türk Genel Müdürü ve sistemi biliyor. Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ve MB Başkan Yardımcısı Erdem Başçı'nın da ismi geçiyor. Merkez Bankası Başkanlığı için başka isimler de çıkabilir. Türkiye artık her koltuğun alternatifini bulmakta zorlanmayan bir ülke. Hepsi de pırıl pırıl, yetişmiş insanlara sahip. Yeter ki, bu genç yeteneklere güvenilsin ve imkan verilsin. Kulislerde ismi geçmiyor ama Prof. Dr. Salih Neftçi de Merkez Bankası Başkanlığı yapabilecek kıratta bir insan. Dünya piyasalarını çok iyi bildiği gibi finans sektörünü yakından takip ediyor. Bu sektörün en tepe insanlarıyla diyalog içinde. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, işinin zirvesine çıkmış talebeleri bile var. Özetleyecek olursak; Merkez Bankası Başkanlığı koltuğunu dolduracak birçok başarılı isim var. Önemli olan, bunların arasından dış piyasaları da, Türkiye kadar tanıyan bilgili birisini seçip atamak. Bu kişinin bankacılık sektörünü tanıyor olması ve o sektörün zirvesindeki inanlarla diyalog içinde bulunması elbette ki Türkiye için artı puandır. Türkiye, artık küçük bir ülke değil çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.