Mersin'de yaşamanın tadı

A -
A +

Mersin'de yaşamanın tadı bir başka. Neredeyse 365 gün güneş var bir kere. Mavi deniz, yeşil vadi. Pırıl pırıl bir gökyüzü ve kuzeyinde sıralanan Toroslar. Verimli topraklar ve bol su. İklim, malum; Akdeniz iklimi. Kış desen, yok denecek kadar az. Meyve ve sebzenin envai çeşidi bu bölgede yetişiyor. Böyle bir yerde hayat kolay olmaz mı? Ye, iç; yan gel yat!.. Mersin'den birlikte döndüğüm iki değerli gazeteci arkadaşım Meliha Okur ve Fikri Türkel, "Yahu" dediler. "İnsan, böyle güzel bir şehri bırakır da İstanbul'da mı yaşar?" Bendeniz de sık sık aynı soruyu sordum aslında kendi kendime. Hem de kaç kere. Sevgili dostum Behçet Fakihoğlu, her ne kadar Hakkarili ise de tahsilini Mersin'de yaptı. Ne zaman karşılaşsak, "Ah! Mersin, ah" diye iç geçirir. Uzun zaman Mersin'de yaşadıktan sonra İstanbul'a dönen Şeref Kayacan var bir de; günlerce Mersin'i konuşsa bıkmaz. Küçük çocuğu olan sadece ocak ayında yaktığı soba ile kışı çıkarabilir bu şirin kentte. Çocuk yoksa, o da gerekmez. Böylesine güzel ve kolay bir hayatı daha da güzelleştirmek için ziyafet ve ikramdan başka akla gelen ne olabilir ki? Mersinli de onu yapıyor zaten. Yalnız da yemez ha. İlla eş-dostla paylaşacak sofrayı. Eh, bu kadar öne çıkmışsa yemek içmek; yiyecek ve içeceğin çeşidi de bol olur haliyle. Tarsus'un humusu çok meşhurdur mesela. Künefe her ne kadar Antakya kökenliyse de Mersin'de de lezzetli künefe yemek mümkün. Anadolu'da tantuni Mersin'in en meşhur yiyeceği olarak bilinir ama Mersin'de bu yiyeceğe sıra gelinceye kadar sabah olur. O kadar çok yani, yiyecek çeşitleri. Dondurmacı Halil'in cezeryesi; en önemli hediyeliğidir, şehri ziyaret edenlerin dönüşte satın aldığı. Esasında, Mersin Tarım ve Hayvancılık Fuarı'nı anlatmak için başlamıştım makaleye ama konu Mersin, fuarı bırakıp yeme içmeye dalmam normal tabii. Dedim ya, burası Mersin. Balıktan limona Mut, kayısısıyla; Anamur muzuyla; Gülnar, üzümüyle gümbür gümbür geliyor. Üzüm çekirdeğini öğütüp yağını çıkarıyorlar ki, her derde deva. Bu yağ ayrıca, cilt ve yüz güzelliği için de kullanılıyor. Bütün bu ürünler KOSGEB'in teşvik ve desteğiyle olmuş tabii; kutlamak lazım. Mersin'e birkaç kişilik bir gazeteci grubuyla gitmiştik. Bize, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Üyesi Mehmet Kiper refakat etti. Refakat da değil, doğrudan doğruya ev sahipliği yaptı. Hem de ne ev sahipliği? Öğlen yemeğine Göçtü'de yediysek; akşamı Aşina'da. Bu kebap ve balık lokantalarının başka yerde eşi benzeri yok. İnsan, o lezzetli yemekleri atıştırırken parmağını yemeden kalktığı için şükrediyor; ister, istemez. Hele, Narlıkuyu; müthiş bir yöre! Mersin'le Silifke arasında bir yer burası. Kızkalesi'nden sonra geliyor. Hilal şeklinde bir koy düşünün. Deniz kıyısına dizilmiş lokantalar ve hepsinde başta Akdeniz'in o meşhur lagos balığı olmak üzere ofroz, çipura ve levrek. Yanında sunulan salata ise başlı başına bir sanat şaheseri. Zeytinyağı ve limonla birlikte veriliyor ki, yeme de yanında yat! Ayrıca, bu yöreye mahsus kayakoruğu (bir tür deniz yosunu) ve acı biber. Denizle iç içe yenen yemek ve püfür püfür eserek serinlik veren Akdeniz meltemi. Bu güzelliği anlatmak mümkün mü? Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Aydıncık ve Anamur. Hepsi Roma İmparatorluğu'nun Kilikya toprakları. O dönemin antik eserleriyle dolu bu bölge ama henüz turizmin hizmetine sokulamamış bu değerler. Narlıkuyu'da lokantaların hemen girişinde küçük bir müze var. İçindeki "Üç Güzeller Mozayiği" dünyada eşi emsali olmayan güzellikte bir mozaik. Kazılsa daha neler çıkar ama arkeolojik kazılar yeteri kadar yapılmıyor maalesef burada. 1071'den sonra Türklerin kontrolüne geçen bölgede, Yörüklerin yaptığı peynirin tadına doyum olmuyor. Hele, deri peynirine hiç!.. Bütün süt ve süt ürünleri meşhur yörenin. Şimdi yaz başladı. Mersinli, yaylaya taşınır bu aylarda. Bu yayla geleneği, Mersinlinin vazgeçilmez tutkusu. Koca sahil yabancılara kalır ta ağustos sonuna kadar. Mersin, her yaz çoğunluğu yerli olan 10 milyona yakın turist ağırlıyor. Bu da kentin başka bir gerçeği...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.