Mersin'in bir şansı da Vali'si

A -
A +

Geçen hafta Mersin'deydim. 3 gün boyunca tadını çıkardım şehrin. Aralık sonu olmasına rağmen hava güzeldi. Gömlekle dolaştım. Yeme-içme desen, zaten gani. Balık, et, zeytinyağlı yemekler, sebze ve meyve... hepsini tattım tabii. Bir akşam yine Ali Baba Restoran'da oturduk, yemek yiyeceğiz ama bir türlü başlayamıyoruz. Mutfaktan nefis et ve balık kokuları geliyor. Ayrıca, açım! Fakat, bir türlü başlayamıyoruz yemeğe. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut'un gözünün içine bakıyorum, "Hadi, başlayalım" dercesine. O oralı değil. En ümit verici sözü, "biraz daha bekleyelim"den öteye gitmiyor. 16 kişi Vali'yi bekliyoruz! Sonunda Mersin Valisi Hüseyin Aksoy gelip beklettiği için özrünü diledi de yemeye başladık önümüze konanları. Kendim için söylüyorsam namerdim ama Mersin'in o meşhur lagos balığını beklemekten kurtardığımız için çok mutlu oldum. Lezzeti kadar narinliğiyle de ün salmış bir balıktır çünkü lagos; bekletilmeye hiç gelmez. Bir ara şaka yollu, 'Çok çalıştığınızı göstermek için mi geç kaldınız' diye takıldım Aksoy'a. Güldü. Bir köyün su işi varmış, onu halletmek için geciktiğini söyledi. "Köylü bizden düğün salonu veya eğlence merkezi istemiyor ki, birkaç gün erteleyeyim. Su istiyor. İş yapanın talebini geciktirmezdim" dedi, mazeretini ifade ederken. Sabahın erken saatinde bize randevusu vardı. Biz gittiğimizde yardımcılarıyla yaptığı toplantıyı henüz tamamlamıştı. Oturup biraz sohbet ettik. Ardından da İnovasyon Kurulu Toplantısı'na girdik. Sivil toplum kuruluşlarının tamamını içine alan bir kuruldu bu. Şehrin meselelerini görüşüyorlar hep birlikte. Toplantıdan hemen sonra MTSO'ya geçildi. Konuşma, plaket, ödül derken vakit hayli ilerledi. Bizim için gün bitmişti yani. Fakat, Aksoy için henüz erkendi. Bizden ayrılıp Adana'ya gitti. Çukurova Üniversitesi'nin bir organizasyonu varmış. Yemeğe, makamına uğrayıp öyle gelmişti. Türkiye'de vali demek, protokol, demektir bir yerde. O toplantı senin, bu toplantı benim koştururlar. Şehre gelen başbakan ve bakanları karşılayıp uğurlamak da cabası. İş yapmak isteyen vali, ancak akşam bulur vakti. Aksoy çalışkan bir vali ve gecelerini işine ayırarak yapıyor görevini. Mersin gereğinden fazla göç alan bir ilimiz. Her şey kontrol altında olmasına rağmen bilhassa çocukların yaptığı eylemler olabiliyor bazen şehirde. Aksoy, "Benim işim güvenliği sağlamak" deyip polisi salmıyor o çocukların üstüne. İlmî çalışıyor. "Mersin'de Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar" diye bir kitap hazırlatmış mesela. Uzman kişiler tarafından kaleme alınan bu kitapta, çocukları sokağa çıkaran nedenlerden tutun da onları topluma kazandırmanın tüm yolları anlatılmış. Uygulamalar da o kitapta belirtilen sosyal ve psikolojik yol haritasına göre yapılıyor. Eğitim, meslek edindirme kursları ve ailelerle iş birliği derken çocuklar bir bir kazandırılıyor topluma. Ayrıca, "Göç ve Kentleşme" meselesini ele alan bir araştırma daha var. O da kitap haline getirilmiş. Hakeza, "Mersin'de İntihar ve İntihar Girişimleri" kitabı. O da öyle, sosyal içerikli bir çalışmanın ürünü. Mersin ve çevresini tanıtmak maksadıyla yapılan çalışma ve yazılan kitaplardan hiç söz etmeyeceğim. Anlatmak için benim de bir kitap yazmam lazım çünkü...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.