Mübarek mi? Tanımıyorum!

A -
A +

Mısır, 30 senedir kendini yöneten Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'i devirdi. 3 gün içinde de unutuverdi! Halbuki, daha düne kadar meydanları, bina cephelerini, ev ve ofislerin duvarını Mübarek'in resmi süslüyordu. O resimleri gören, Mısır halkının Mübarek'i çok sevdiğini sanırdı. Korkunun resmiymiş meğer de biz bilmiyormuşuz! Milyonlar meydana çıkınca anlaşıldı o sevginin zorlama bir sevgi olduğu. Mısır halkı Mübarek'i indirerek; gazını atıp kurtuldu. Fakat bizdeki yansıması devam ediyor. Mısır demokrasiye geçti mi, geçmedi mi? Mısır ahalisinin dahi böyle bir derdi yokken, bizim sözde aydınlarımız demokrasi kavgası veriyorlar! Ülen, adam aç; karnı zil çalıyor, demokrasiyi ne etsin?!! Tahin helva olsa anlarım; ekmeğin içine katık edip yer! Demokrasiyi ne etsin? Bir ülkede kişi başına düşen milli gelir 10 bin doların altındaysa, o ülkede demokrasi kimsenin aklına gelmiyor bir kere. Bu, ispatlanmış bir tez. Kişi başına 2 bin dolarlar düşen ülke halkı kursa kursa bisiklet hayali kurar ki, Mısır halkının durumu üç aşağı beş yukarı bu zaten. Mısır'ın demokrasiden söz etmesi için daha on fırın ekmek yemesi lazım. Mısır halkı, "Git be Mübarek" derken, "Mübarek gitsin, demokrasi gelsin" beklentisi içinde değildi. Onlar, "Mübarek tok, biz açız" diye bağırıyordu. Tepkileri, Mübarek'in servetineydi. Haksız servetine! Tamamen ekonomik yani! Mısır'da laik - muhafazakâr kavgası olmadığının da altını çizeyim! Hasılı kelam Mısır demokrasiye geçmek maksadıyla "devrim" yapmadı. Onlar adaletsiz gelir dağılımına "isyan" etti. Bugünden sonra Mısır'daki yönetim modelinin ne olacağı hakkında söz söylemek için vakit erken ama kesin olan bir şey var ki, onu Türkiye'nin asla göz ardı etmemesi lazım. Mısır halkının talepleri değişiyor. Tüketim toplumuna doğru bir gidiş var! Ülkeyi yönetenin kimliğinden çok, bu talepleri karşılayıp karşılayamayacağı önemli. Dolayısıyla, kim gelirse gelsin, ciddi adımlar atmaya mecbur. Meydana toplanan halkın talebi buydu çünkü. Mısır kapılarını yatırımcıya açmakla kalmayacak; birçok ürünü ithal etme yoluna da gidecektir. Bu boşluğu en iyi dolduracak olan da Türk iş adamları ve sanayicisidir. Mısır'a çok kez seyahatim oldu. Daha geçen sene 2 defa gittim. İnsanlar mezarlıklarda yaşıyor. Sefalet diz boyu! Fakat olumlu gelişmeler de var. Kahire kendini yeniliyor mesela. Beş yıldızlı otel zincirlerinin hepsi orada. Yeni yönetimin bu değişimi sürdürmekten başka çaresi yok. Kızıl Deniz kenarında yapılan turizm tesisleri var bir de. Mısır'ın turizm gelirlerini hızla arttırıyor bu tesisiler. Şarm eş-Şeyh, Luksor, Hurghada... Bu bölgelerde büyük yatırımlar yaptı Mısır. Kahire zaten Nil ve piramitlerden dolayı ciddi turist çekiyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri kaynıyor. Suriye ise sakin. Neden? Devlet Başkanı Esat uyanık adam! Durumun vahametini kavradı ve halk sokağa dökülmeden ufak da olsa reformlara başladı. Yemen, Libya, Bahreyn, İran ve diğerleri... bütün bu ülkelerin liderleri halkının kursağına bir şey attı attı, atamadı yandı. Tunus ve Mısır'ın başına gelen onları da bekliyor. Sonsöz: Türkiye'nin önünde yeni pazarlar var. Başbakan Erdoğan ve bakanları başta olmak üzere hepsinin bu potansiyeli değerlendiren hamle yapması lazım. Türk Eximbank'a da çok iş düştüğünü unutmamalıyız tabii.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.