Nasıl bir milliyetçilik?

A -
A +

Söyleyeceğim söz boyumu biraz aşıyor ama ne yapayım öyle. Lafı fazla dolandırmadan söyleyivereyim. Türk halkının tamamı milliyetçidir; şek ve şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde hem de. Kimi sağcı milliyetçidir, kimi solcu milliyetçidir ama milliyetçidir. 1980'li yıllara kadar sağcı milliyetçilerin nispeti yüzde 65-70 idi. Yüzde 25-30 kadar da solcu milliyetçi vardı bu memlekette. Siyasetin kendine has bir raconu da vardı o vakit: Diğerinin söylediğinin tam aksine söylemek! Sağdaki "ak" mı dedi mesela, soldaki hemen "kara"yı yapıştırırdı. Türkiye'de siyaset bu kadar sığdı yani. Taviz vermedikleri tek husus kendilerinin sorgulanmasıydı. Buna hiç ama hiç tahammülleri yoktu. 1980'den sonra rahmetli Özal'la birlikte liberal düşünen insanlar çıktı ortaya. Onlar daha bir farklı üslup sergiledi. Sermayeden yana oldukları gibi işçi haklarını da savundular. Kalifiye eleman olmadan makinenin bir işe yaramadığını fark ettiler çünkü. Üstüne üstlük kendilerinin sorgulanmasından da şikayetçi olmadı bu adamlar. Dünya standardında hedefleri vardı. "Global köy" diye tabir edilen dünyayı dolaşıp elin oğlunun neyle meşgul olduğunu müşahede eden bu insanlar, içine kapanıp kalan Türkiye'nin kabuğunu kırması gerektiğini de düşünmeye başladılar ufaktan ufağa. Ticaret farklı, dünya yüzündeki finans akışı bambaşkaydı çünkü. 25 sene içinde bu insanların sayısı çoğaldı, çoğaldı ve nüfusun yüzde 10'u liberal düşünce sahibi oldu. Eskiden vatan, toprak olarak nitelendirilir ve bu topraklar mukaddes sayılırdı. Milletlerin ayakta kalması için verimli toprağa ihtiyaç vardı. Dolayısıyla, toprak için kavga etmek toplumların olmazsa olmazları arasındaydı. Toprağı olmayan millet, millet olamıyordu her şeyden önce. Siyaset de ister istemez toprak için verilen kavganın zaferle sonuçlanması ve elde edilen toprağın bir daha elden çıkarılmaması üzerine inşa ediliyordu. Şimdi öyle mi ya? Adam, toprağı olmayan serada bile envai çeşit ürün yetiştirebiliyor! Salt toprakla vatan olmaz Bu gelişme, insanoğlunun toprağa değil ürüne, daha doğrusu ürünü yetiştiren bilgi ve teknolojiye odaklanmasına neden oldu. Ne kadar bilgi o kadar milliyetçilik! Ne kadar teknoloji o kadar milliyetçilik! Ne kadar Ar-Ge o kadar milliyetçilik!.. Bu hızlı gelişme toprağı; hele o toprak üzendeki tarihi ve kültürü asla inkâr etmiyor ama teknoloji ve bilgiyi de en az o toprak kadar önemli kılıyor. Bilgi ve teknolojin yoksa toprağın olmuş neye yarar? Olsa olsa elin adamının çiftçisi olursun! Ki, o da uzak bir ihtimal aslında. Bugün toprağı olup da aç kalan birçok millet var dünya üzerinde. Bu gelişmeler ışığında bakan her insan, Türkiye'nin kendine çekidüzen vermesi gerektiği gerçeğini görüyor. Türk toplumu bir arayış içine girdi zaten. Partilerin yeniden yapılanması şart oldu. Sağ kendisini yeniden tarif etmeli. Sol nasıl bir duruş sergileyeceğini göstermeli bu millete. Hasılı, Türkiye'deki siyasi yapının elden geçirilmesi ve yeni baştan yazılması gerekiyor. Bunu yapacak olan siyasetçinin ta kendisi. Duruş ve kimliklerini doğru tespit edip halkın önüne öyle çıkmaları lazım. Geçmişteki, "sen-ben" kavgaları prim yapmıyor. Kayıkçı kavgasının kimseye bir faydasının olmadığını cümle âlem biliyor artık. Çok tecrübe yaşadı bu millet. Ahali, her önüne çıkan şaklabanın peşine takılıp gitmeyecek kadar akıllandı. Siyasî liderler şayet toplumdaki bu değişim istek ve arzusu karşısında duyarsız kalırsa, halk onları yerle bir eder. Çünkü, halkın kendisini yenilemek için müthiş bir isteği var. Siyasetçilerin halkın gerisinde kalması demek, tabiri caizse siyasi ölüm fermanlarını imzalamaları demektir. Türk toplumu rekabet etmek istiyor; dünya liginde söz sahibi olmak istiyor. Hepsinden önemlisi refah istiyor. Siyasetçilerin, hamasi nutuk atmak yerine toplumun önünü açması ve onlara bayraktarlık yapması lazım. İster sağ olsun, ister sol yahut da sosyal demokrat veya muhafazakâr... bunu yaptılar yaptılar; yapamadılar yok olup gitmeye mahkumlar. Vatandaş sırtından atar çünkü onları.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.