Beslenmenin temelinde gıda var. Gıda almadan yaşamak mümkün mü? Bir de doğru gıda almak lazım ki, sağlıklı yaşama imkânına kavuşulsun. İnsanız; yediğimiz yemeğin lezzetli olmasını da isteriz tabii. De... lezzet izafi bir şey. Adam baharatlı yiyeceklere alışmışsa, onun için lezzetli yemek odur. Zeytinyağlı yemek alışkanlığı olan insanlar için ise zeytinyağlı. Uzak Doğu'ya gidip de aç dönen çok insan tanıyorum. "Eee, bizim ülkemizin yemekleri bir başka" demeyin sakın. O çekik gözlü insanlar var ya, onlar da buraya geldiklerinde aynı sıkıntıyı yaşıyorlar; hiç şüpheniz olmasın bundan!.. Alınan gıdanın çeşidi de önemli. Farklı gıda ile beslenmek lazım ki, vücut ihtiyacı olan proteini ve vitamini gerektiği kadar alabilsin. Ayrıca, alınan bu gıdanın sağlıklı olması da lazım. Yoksa, bulaşıcı bir hastalığa yakalanıp doktor doktor dolaşmak işten bile değil. Demek ki, gıdanın bulaşıcı mikroorganizma taşımaması ve dolayısıyla hijyenik olması da gerekiyor. Peki, yüz binlerce çeşidi olan gıda nasıl olacak da tüketiciye sağlıklı bir şekilde ulaştırılacak? Öyle ya, üretimin ayrı bir safhası var, pazara ulaştırmanın daha ayrı. Tezgâhta bekleme süresi ve evde saklanması ise apayrı bir özen istiyor. "Son kullanma tarihi" mevzu mesela. Ambalajlı gıdalarda dikkat edilmesi şart olan bir husus bu. Ürün paketinin üzerinde yer alan "son kullanma tarihi" ibaresi, o ürünün o tarihe kadar gönül rahatlığıyla kullanılabileceğini belirttiği gibi, ilk günkü tazeliğini koruduğunu da teyit ediyor. Çekinmeden ye. Bir de Tarım Bakanlığı'nın verdiği tarih ve sayı ile belirtilen üretim izni var. O da çok önemli. Tüketicinin ambalajlı ürün satın alırken buna da dikkat etmesi gerekiyor. Bu konuların sebebi hikmetini sorup soruşturdum. Önce Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri Ersin Taranoğlu ile konuştum. Taranoğlu, gıdaların üretimi, tüketimi ve denetiminin hem tüketici, hem de üretici açısından çok önemli olduğuna dikkat çekip, halk sağlığı yönünden risk taşıyan tehlikelere karşı otoritenin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Hemen belirteyim ki, meydan boş değil. Bu düzenlemeleri sağlayan 5179 Sayılı Kanun var her şeyden önce. Fakat, bu kanun, ortaya çıkan bazı aksaklıklardan dolayı yeniden gözden geçiriliyor ve değişecek. Şu an başta Tarım Bakanlığı olmak üzere, üniversite ve özel sektör temsilcileri bu kanunun, faydalı olması için ne gibi değişikliğe tabi tutulması gerektiği hususunda fikir üretiyor. AB temel gıda mevzuatından da istifade edilecek tabii. Oyunun kuralı Bunların hepsinin iyi birer gelişme olduğunu söylemek mümkün. Ancak, ne olmuşsa olmuş bugüne kadar önemli projelere imza atan Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu (UGKK) yeni düzenlemede yer almamış. Bir eksiklik bu. Eksiklik çünkü, UGKK tüketicinin sağlıklı gıda ile beslenmesinde önemli rol oynamanın yanı sıra, sektörün AB'ye entegre olması için de önemli fonksiyon ifa ediyordu. Lazım yani; hatta zaruri. Bu zaruretin birçok nedeni varsa da, en önemli gerekçe lobi yapma fonksiyonu bence. Bunu laf olsun, diye söylemiyorum. Önceki gün UGKK temsilcileriyle bir araya gelip estirdiğimiz müthiş beyin fırtınasından sonra söylüyorum. Başkanlığını Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil'in yaptığı Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu 7 üyeden oluşan bir komisyon. Üyelerden biri sektör temsilcisi. Şu an Ersin Taranoğlu ifa ediyor bu görevi. Üniversiteden üç, TSE'den bir temsilci var. Bir de Sağlık Bakanlığı'ndan. Bu komisyonun ayrıca alt komisyonları var; ihtisas komisyonu hepsi de. Sayıları ihtiyaca göre artıp azalıyor. Tüketilen gıda maddelerinin hangi kıstaslara göre üretileceğini karara bağlıyor bu komisyonlar. Şu an 32'si faal. UGKK ise bu ihtisas komisyonlarının hazırladığı raporları tasarı haline getiriyor ve kanunlaşmasını sağlıyor. Nihai karar noktası yani. UGKK'nın bir de lobicilik fonksiyonu var. Avrupa, bazı Türk ürünlerine tavır koyup "Almıyorum" diyebiliyor. Bu tepkinin ürünün kendisinden kaynaklanan tarafı olduğu gibi siyasi yanı da oluyor tabii. UGKK bu dönemde devreye giriyor ve Codex, Efsa ve AB nezdinde bu ürünlerin kabulü için lobi yapıyor. Her ülke yapıyor ayrıca bu lobiyi. Böyle bir kurumun daha etkin hale getirilmesi lazımken, yeni kanunda yer verilmemesini anlamak mümkün değil.