Ne olur beni anla öğretmenim!

A -
A +

Garanti Bankası "Anadolu Sohbetleri"nin 62'ncisi Antakya'da gerçekleştirildi. Adı üstünde sohbet. Türkiye'de maalesef birçok mefhumun içi boşaltıldı. "sohbet" de onlardan biri. Garanti Bankası'nın "sohbet"leri öyle değil ama, dolu dolu. Laf olsun diye 100 bin kilometre kat edip Türkiye'nin neredeyse dörtte üçünde toplantı tertiplenmez zaten. Tertipleme niyetinde olan olsa dahi ne takati yeter buna, ne de gücü!.. Anadolu Sohbetleri'nde "Ne olacak bu memleketin hali" türü "geyik" yapılmadığı gibi, "öldük, bittik" teranelerine de rastlanmıyor. Aylar önce planlanan toplantının muhtevası belli, hedefi belli, maksadı belli. Vakit geçirmek için değil; bilgi kazanmak, ya da gelecek planlaması yaparken nelere öncelik vereceğini tespit etmek maksadıyla geliyor o toplantıya insanlar. Harbiden "sohbet" yani. "Sen ve ben. El ele verip ne yapabiliriz?" Bankacı ile iş adamı işte bu niyet ve maksatla bir araya geliyor "Anadolu Sohbetleri"nde. Böylesine ciddi ve aynı zamanda geleceğe yönelik bir toplantı olur da faydalı olmaz mı? Kesin faydalı. Antakya malum, etnik kökenleri ve dinleri farklı insanların bir arada yaşadığı bir kent. Bu özelliğinden dolayı UNESCO tarafından barış kenti seçildi. İklimi ve tabiat şartları var bir de. Her türlü ürünü yetiştirmeye elverişli topraklara sahip. Suriye ile en uzun sınırı olan şehir yine Antakya. Bu ülke ile vizesiz geçiş döneminin başlamasıyla birlikte Antakya bir kere daha yatırımcının gündemine geldi. Bir sonraki makalemde bu konuya enine boyuna temas edeceğim. Ayrıca, Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere'nin Türk Bankacılık sektörü ve Garanti ile ilgili enteresan açıklamaları oldu. Hepsini anlatacağım. Fakat, önce ÖRAV. ÖRAV, Garanti Bankası'nın bu sene başlattığı "Öğretmen Akademisi Vakfı" projesinin adı. Türkiye'de eğitime yönelik sayısız sosyal sorumluluk projesi var. Hepsi de karınca kararınca hizmet veriyor. Başarılı projelere imza atan atana. Da... öğretmene yönelik olanı hiç yoktu. "ÖRAV" bu konuda ilk. Garanti Bankası bu projeyi tek bir başlık altında topladı: "Öğretmenin sınırı yok." Tıpkı, öğrenmenin sınırının olmadığı gibi, yani. 15 milyon TL bütçe ile faaliyet gösteren ve Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği yapan ÖRAV'ın birçok fonksiyonu var elbette ki ama bence en önemlisi, öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim bozukluklarını giderici özelliği. Bir de tabii, öğretmenlere biraz daha empati kazandırma hususiyeti. Kendi öğrencilik yıllarıma dönüp baktığımda çok net görüyorum bu söylediklerimin ne anlama geldiğini. Kimi öğretmenim vardı, dersini sevdim. Kimi öğretmenim vardı, ne kendini ne de dersini sevdim! ÖRAV, gittiği okulda 3 günlük eğitim semineri veriyor. Bu temel eğitimin hemen ardından e-kampüs dönemi başlıyor. Daima kendini yenileyen ve sanal âlemde eğitimci ve öğretmeni buluşturan bir e-kampüs bu ve süresiz. ÖRAV kendine 5 sene içinde 100 bin öğretmene ulaşmayı hedef seçmiş. Hemen belirteyim ki, ister bütçe olsun... isterse 100 bin öğretmene ulaşma hedefi... her ikisinin de aşılacağı kanaatindeyim. ÖRAV kadrosu çok istekli çünkü. Hakeza Milli Eğitim Bakanlığı. Öğretmen ve okul idarelerinden fazlasıyla talep var. Dolayısıyla durmadan devam eder bu uygulama. Şu olabilir ama. Diğer kurum ve kuruluşlar da bu sisteme dahil olabilir. Çok önemli bir hizmet kapısı çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.