Türkiye kadar sürprizlerle dolu bir başka ülke daha var mıdır acaba? Varlık içinde yokluk yaşamasıyla da farklı; kadir, kıymet bilmemesiyle de. Hele hayatı günübirlik yaşaması hususunda üstüne yok! Gerçeklere sırtı dönük âdeta. Bu kadar boş vermişliğin sonucu açlık ve sefalet olması lazım değil mi? O da yok! Öyle ya da böyle yaşayıp gidiyor. Üzerinde bulunduğu coğrafya cömert çünkü.
Dünyada dört mevsimi yaşayan kaç ülke sayabilirsiniz? Türkiye'nin harika baharları, nefis kışları, ışıltılı yazları var. Sahili başka güzel, yaylası daha başka. Ayrıca bugün Antalya'da denize girerken; yarın Sarıkamış'ta kayak yapma imkânı da var. Bitki örtüsü ve çiçek cinsleri yönünden de zengin Anadolu. Gastronomi konusunda da öyle. Meyve ve sebze çeşidinden tutun da yemeklerin lezzet ve sunumuna kadar her şey muhteşem. Şehirlerin kendine has yemeği ve damak zevki var. Suyu dahi farklı. Kaynaklardan termal su da akıyor, tatlı su da.
Tarih ve kültür zenginliğini söylememe bilmem gerek var mı? Dünyanın ilk medeniyetleri bu topraklar üzerinde kurulmuş. Onların bıraktığı tarihî eserlere paha biçilmez. Anadolu baştan sona kadar âdeta bir açık hava müzesi. Kimi toprağın altında, kimi üstünde o antik eserlerin ve öylece durup duruyorlar! Aklı olan bir ülke, bu hazineye ekonomik aktivite yüklemez mi? Yükler ama burası Türkiye; yok öyle!
"Yok" derken, olanları görmezden geliyorum sanmayın sakın. Türkiye bugün Edirne'den Kars'a; Samsun'dan Mersin'e kadar turizmi stratejik sektör olarak seçti. Şehirlerin hemen hepsi "Ne yapayım da turist çekeyim" diye kafa yoruyorlar. Eyleme geçenler de var tabii. Bursa, Sivas, Afyon, Denizli, Kocaeli, Sakarya... termal turizme yatırım yapıyor. Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mersin, Hatay, Nevşehir, Amasya, Çorum... kültür ve tarih turizminde iddialı hale geldi. Trabzon'a yaptığım son seyahatte bir kere daha gördüm ki, bölge turist kaynıyor. Çoğu Arap turist bu gelenlerin ve hayatlarından çok memnun hepsi de. Nasıl olmasınlar ki? Kendi ülkelerinde hayal edemedikleri su burada gürül gürül akıyor. Ormanlarda yeşilin envai çeşidi var. Dağ desen, âlâsı burada. Mest oluyor adamlar. Hayallerini gerçekleştirmenin hazzını yaşıyorlar. Karadeniz bölgesi işin tadını aldı; turizm yatırımı yapıyor peş peşe.
Bunların hepsi güzel şeyler tabii. De... vizyon eksik! Yapılanların hemen hepsi mahalli. Global olması lazım halbuki. Ayrıca bu yatırımların entegre hale getirilmesi de lazım. Hani? Planlamayı yapamıyoruz bir türlü! Başlıyor ve nereye varacağımızı bilmeden gidiyoruz. Sonuç, hüsran tabii. Evet para kazanılıyor kazanılmasına ama sürekli bir kazanç olmuyor bu. Çevreyi harap ederek devamlı kazanmanın imkânı var mı?
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden resim kareleri alalım ve bir bakalım isterseniz. "Burası Mardin" ya da "Mersin" diyeceğimiz bir şehrimiz var mı? Yok! Her fotoğraf çirkin görüntülerle dolu! Evet modern oteller var ama yapılaşma çirkin. Bu görüntüyle turist çekmenin imkânı yok! Zararın neresinden dönülürse kârdır. Master plan yapmak lazım. Yapılsın ki Türkiye uçsun.