Niye bu öfke?

A -
A +
Siyasetçiler ne zaman sesini yükseltse bu hikaye düşer aklıma. Anlatayım da sizin aklınıza da düşsün. Enteresan bir hikaye ve de bir o kadar ibretli.
Hintli bir düşünür öğrencileriyle Ganj Nehri kenarında dolaşırken; birbirine bağıran öfkeli bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp "İnsanlar birbirlerine neden öfkeyle bağırırlar" diye sormuş.
Öğrencilerden biri "sükunetimizi  kaybederiz de ondan" diye cevaplamış hocasının bu sözünü. Bilge kişi, "Ama öfkelendiğimiz kişi yanı başımızda. Söylemek istediklerimizi daha alçak ses tonuyla aktarabilecekken neden bağırırız?" diye tekrar sormuş.
Öğrenciler bakmışlar hocaları bir mesaj vermek istiyor. Başlarını öne eğip susmuşlar. Hoca anlatmaya başlamış: "İki insan birbirine öfkelendiği zaman kalpleri birbirinden uzaklaşır. Kalpler arasındaki mesafe artınca sesini diğer kalbe duyurabilmek için bağırmak zorunda kalır. Ne kadar çok öfkelenirse o kadar çok bağırması gerekir."
"Peki, iki insan birbirini seviyorsa ne olur?" diye soran hoca, talebelerinden cevap beklemeden devam etmiş konuşmasına: "Tabii ki birbirlerine bağırmaya ihtiyaç duymazlar. Sakince konuşurlar. Kalpleri birbirine yakındır çünkü."
Öğrenciler pürdikkat hocalarını dinlemeye devam ederken bir yandan da sözün ucunun nereye bağlanacağını merak etmeye başlamışlar. Hoca, tatlı bir ses tonuyla "Birbirini daha da fazla seven insanlar ne yapar?" diye sormuş  şefkatle ve cevabını yine kendisi vermiş. "Onlar konuşmazlar. Fısıldaşırlar sadece. Kalpleri birbirlerine daha da yakındır onların. Bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz. Sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur onların anlaşmaları için."
Konuşmasını "Gerçek sevgi işte böyle bir şey" diye özetleyen bilge kişi, sözlerini şu nasihatle bitirmiş: "Kalpleriniz arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözlerden uzak durun. Aksi taktirde öyle bir gün gelir ki, mesafe artar ve geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yol bulamazsınız."
Güzel bir bayram geçirmek nasip oldu. Sevgi, hoşgörü ve sükunet vardı bu süre içinde. Bunun devam etmesi lazım. Toplumun ihtiyacı var buna. Siyasetçiler nedense sevgiden anlamıyor. Gerginlikten yanalar. Fakat, toplum neden kaybediyor sükunetini? Tıpkı siyasetçiler gibi bağırıp çağırıyorlar. Karşılarındakileri dinlemek yerine onlara öfkeyle bakıyorlar!
Ülkemizin sükunete ihtiyacı var halbuki. Bu kıssa kulağımıza küpe olsun ve sesimizi yükseltmek yerine, sevgiyle bakalım karşımızdakine.
Hazreti Mevlâna'ın bir sözüyle bitireyim yazımı:
"Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz.
Eskici bağırır, antikacı bağırmaz.  Söyleyecek sözü, fikri  değerli olan bağırmaz. Bağıran düşünemez düşünmeyen kavga eder..." 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.