Nükleer mi, turizm mi?

A -
A +

MTSO Meclis Başkanı Faik Burakgazi'nin "Uzun vadede 'santral' ya da 'turizm'in Türkiye'ye ne kazandıracağına iyi bakmak lazım" sözünde kalmıştı önceki yazım. Devam. Türkiye 2023'te 50 milyon turist ağırlamayı ve 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyor. İhracatını arttırmak için enerjiye, turist sayısını arttırmak için ise bölgeye ihtiyaç var. Da... ah keşke bir de bu iki alternatif birbirini tamamlıyor olsaydı. Olmadı. Olmuyor! Nükleer Santralin inşa edileceği yer Büyükeceli (Akkuyu) olunca, "nükleer santral" ile "turizm" birbirinin zıttı olup çıktı. Santral varsa, turizm "ıh!" Turizm varsa, santral "ıh!" Biraz açayım bu meseleyi. Mersin, Türkiye'nin en uzun sahil şeridine sahip ili. Tamı tamına 323 kilometre. Bunun 85 kilometresi, Mersin - Silifke arasında bulunuyor ve bu sahil tamamen doldu. Anadolu'nun yazlık siteleri sıralı burada. Hakeza Taşucu. Taşucu da lebalep yazlık oldu. Tarsus sahilleri nispeten boştu. Orası da turizm bölgesi ilan edildi ve birkaç sene içinde turistik tesisle dolacağı kesin. Geriye kala kala Taşucu - Gazipaşa arasındaki sahil şeridi kaldı. Yaklaşık 150 kilometre uzunluğundaki bu sahilde dünyanın en güzel koyları gizli. Boğsak, Işıklı, Yeşilovacık, Büyükeceli, Kumluca, Sipahili, Aydıncık, Soğuksu, Bozyazı, Anamur ve Ören. Yollarının çok virajlı ve dar olmasından dolayı Orta Akdeniz bölgesi bakir kaldı. Şimdi şartlar değişti ama. Antalya ve Mersin'i birbirine bağlayan Akdeniz sahil yolu bitmek üzere. Kimi yerleri genişletildi. Kimi yerleri tünellerle aşılıyor. Bir, bilemedin iki sene sonra yolların hepsi tamamlanmış olacak. Ulaşım olur da, sahil boş kalır mı? Herkes sahile koşacak tabii. Eğer bu bölge turizme açılacaksa, şimdiden tedbir alınması ve planlanması lazım. Yoksa, kapanın elinde kalır o güzelim kumsallar. Hadiseye bu cihetten bakınca, Akkuyu Nükleer Santrali'nin zinhar yapılmaması gerekiyor. Haa, 30 sene önce mümkün müydü? Mümkündü. O gün ne turizm düşüncesi vardı, ne de yol. Orta Akdeniz "kuş uçmaz, kervan geçmez"di o dönemlerde. Bugün ise her yönüyle önem kazandı. Turizmin "altın yumurtlayan tavuk" olduğu anlaşıldı her şeyden önce. Denizin mavisi ile tabiatın yeşilini buluşturan bu ender sahillerin emsalsizliği ortaya çıktı. Ayrıca bölge antik değeri yüksek ören yerleriyle dolu. Peki, her şeye rağmen nükleer santral inşa edilirse ne olur? "Asla ve kat'a olmaz" diyenlerle "olur, bal gibi olur" diyenleri karşı karşıya getiren nokta burası işte. Anlaşıldığı kadarıyla Hükümet "olur" diyenlerden ki, santral inşasında kararlı. Neden olur, onu ahaliye anlatması lazım. Nükleer santrale rağmen yörenin turizm bölgesi olabileceğini en başta o bölgede yaşayanlara anlatması lazım. Bölgeye gelecek olan yatırımcı ve turiste de tabii!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.