Kimse okumuyor. Meslek sahipleri dahi kendi işlerini gördükleri aletin nasıl kullanıldığını okuyarak öğrenmiyor artık. Ya bir dostuna soruyor, ya da deneme yanılma yoluyla buluyor ama okumuyor. Aldığı ilacın prespektüsünü okuyan bir hasta veya hasta yakını gördünüz mü siz hiç? Ya da her daim evinde kullandığı çamaşır makinesinin başka ne fonksiyonu var, diye merak edip kullanma kılavuzuna bakana rastladınız mı? Ben rastlamadım şahsen!.. Böylesine rahat bir millet olarak; 9 bin sayfalık raporu okumak bizi bozardı. Kıbrıs'ta referandum konusu olan Annan Planı'nı da okumadık zaten. Türkiye'de hiç kimse okumadığı gibi Kıbrıs'ta da yapan olmadı bu okuma işini. Okumadık da bir tarafı eksik mi kaldı? Yoo, her şey tastamam oldu işte. Prof. Dr. Arif Esin, AB üyesi olmak isteyen Türkiye'nin önünde, 350 bin sayfalık mevzuat uyumu bulunduğunu söylüyor. Yapma hocam, etme. Otur oturduğun yerde!.. Bugüne kadar hangi işimizi okuyarak yaptık da bunu yapacağız? Böyle soğuk şaka yapıp da bizi şoka sokma! Arif Esin, Rekabet Hukukçuları Derneği (RHD) Başkanı. Kendisinin mevzuattan, uyumdan ve yasadan bahsetmesini; sıfatından dolayı hoşgörmek mümkün ama sana ne be hocam? Sen mi kurtaracaksın bu memleketi? İnce eleyip sık dokumak bize uymaz. Varsın onu batılı yapsın! Şunun şurasında AB'ye gireceğiz diye geleneklerimizden taviz mi verelim be hocam?!. Nefes alma sanatı Okumakla bir ilgisi var mı bilmiyorum ama Türk halkı nefes alma problemi de yaşıyormuş. Hani, kimi görseniz, baş ağrısından şikayet ediyor ya, yanlış soluk almaktan kaynaklanıyormuş bu. Millet olarak yaşamanın tadını çıkarma sanatını değil de, hep hayatta kalma sanatını tercih ediyoruz nedense? Hayattan zevk almak bizim için olsa da olur, olmasa da. Varsa yoksa korku. Korku, korku, korku. Yaptığım yanlış mı? Kork! Doğru mu? Yine kork! Bu korku bizi bir kurt gibi yiyip bitiriyor. Korkuyla büyüyen çocuğun nefes almayı bile unutması normal tabii. Türk toplumunun her şeyden önce sevgi ve doğru dürüst nefes almaya ihtiyacı varmış. Bugün güzel yaşayan toplumların hepsi bu iki değeri doğru kullanarak erişmiş o güzelliğe. Doğru nefes alan insanın içi enerji dolarmış. Alamayanın ise başta baş ağrısı olmak üzere sayısız maraz üstüne üşüşürmüş de o farkına varmazmış. Hadi, vardı diyelim! Ne fark ediyor ki? Uzmanlar, nefes almanın bir sanat olduğunu söylüyor. Bir gülü koklar gibi nefes almak lazımmış bir kere. "Sonra da" diyor uzmanlar; "Yaşamam için lazım olan enerjiyi bana verdiğin için sana teşekkür ederim Allah'ım, diye şükredin." Nefesi içinde bir müddet tutup sonra da mum üfler gibi boşaltmak gerekiyormuş. AB rekabet hukuk düzeni neyse ne de, şu nefes alma işini bir şekilde öğrenmemiz lazımmış gibi geliyor bana!.. MI ACABA?!. Çin'de porno filmi izleyen panda hamile kalmış.... Hayvanlar bile pornocu yapılmışsa, daha ne diyeyim! Ruhsatı olmayan 5 bin akaryakıt bayii kapanabilirmiş... Verdikleri onca rüşvet para etmedi mi acaba? Bir İngiliz sigorta şirketi göğüs kıllarını sigortalamaya başlamış... Buldular tabii kılsız milleti, sigortalarlar! ÖTV'den dolayı Range Rover'in vergisi 30 milyar lira düşmüş... Korkmayın yine kalkar, düşenin elinden tutmayı seven bir Maliyemiz var çünkü!