Olimpiyat bize göre mi?

A -
A +

Sporcularımız Londra yolundayken "Olimpiyatların en büyük kafilesiyiz" diye böbürlenenlerimiz oldu. "Hadi aslanım, hadi koçum" diye sırt sıvazlayanlar da. "Madalya almadan gelmeyin!" diye sıkı sıkı tembihler edildi. Türk halkı da ikna oldu. "Madem kafile kalabalık. Yolcu eden devlet büyüklerimiz 'madalya alın' diye tembih de etti; o halde madalya kesin" diye şartlandırdı kendini. Geriye bir tek, "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye tempo tutmak kalmıştı o da bihakkın yapıldı. Gün geldi olimpiyat yarışları başladı. Hani madalya? Yok! Günler geçiyor ama madalya yok. Yok. Yok! En zorlanan spikerlerdi. Sporcular başarılı olsaydı, nasıl da coşkuyla anlatacaklardı. "Başardı" diyeceklerdi ağızlarını doldura doldura. "Galip geldi." Ama olmadı. Başarı yoktu. Dolayısıyla alınan mağlubiyetin acısını hafifletecek kelime bulmakta zorlandılar. "Çok iyi hazırlanmıştı ama nedense beklediği sonucu alamadı!" Sporcular da memnun değildi tabii aldıkları sonuçtan. Kimi "Ne olduğunu anlayamadım" diyordu. Kimi "Antrenmanda kaldırdığım ağırlığı burada kaldıramadım." Kimi "Havaya alışamadım." Kimi de "Üzerimdeki 'madalya' baskısı çok ağırdı." Vatandaşın da bir diyeceği vardı; o da dedi: "Oraya süs için mi gittiniz?!!" Hakeza Spor ve Gençlik Bakanı Suat Kılıç. Kafile yola revan olmadan önce yüksek perdeden konuşuyordu. Olimpiyatların başlamasıyla o da suspus oldu. Londra Olimpiyatı bu hafta sona eriyor. Türkiye'nin hâli belli. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Bundan sonra olacakları söyleyeyim mi size? Bir suçlu bulunacak ve konu kapanacak! Suçlu da belli: Sporcu. Öyle olmaması lazım halbuki. Sporcudan madalya istemek abes bir şey. Zaten madalya için gidiyor oraya ve herkesten çok istiyor bunu. Türkiye'nin "takkesini önüne koyup düşüneceği gün" bugün. Siyasetçi, başkalarının başarısı üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçmeli bir kere. Sırt sıvazlamayla madalya kazanılamayacağını da öğrenmiş olmalı bu arada. Şayet bir genç olimpiyatlarda yarışacak kadar kabiliyetli ise ona gerekli yatırımın yapılması lazım. Bir kamu kuruluşunda asgari ücretle iş vermekle olmaz bu iş. Sporcu, "Havasına alışamadım" dedi. "Stres" dedi. "Burası farklı bir ortam" dedi. Haklı. Sporcunun değişik iklim ve şartlara da hazırlanması lazım. Erzurum ya da Antalya'nın havası ile Londra'nın havası aynı mı ki, Erzurum'dan başka yerde yaşamamış bir sporcudan Londra'da başarılı olması isteniyor? Londra ya da benzeri bir iklimde antrenman yapmasına imkân verilmeliydi o sporcunun. Ayrıca dünyayı tanıması da önemli. Başka medeniyetlere gidip başka kültürleri tanımalı ki, stres yaşamasın. Olimpiyatların bir ülkenin tanıtımı için ne kadar gerekli olduğunu kavramak lazım her şeyden önce. Birkaç milyar kişi seyretti olimpiyat yarışmalarını. Bu insanlar Türk gençlerinin başarılarını duysa ve Türkiye'yi merak etseydi, olmaz mıydı? Ülkeyi yönetenler bu konularda daha dikkatli ve daha şuurlu olmaya mecbur. Yoksa nal toplamaktan öte gidemez bu ülke.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.