Moda da tıpkı tarih gibi tekerrürden ibaret. Pastel renkler, kısa ceketler, belden büzgülü etekler ve uçuşan kumaşlarla tekrar 50'lere dönülüyormuş. Hatta, 20'lerin ve 70'lerin modası da görülecekmiş... Sinema dünyasının çok önem verdiği 'Oscar ödüleri' bu sene de sahiplerini buldu. Bir ödül işte, deyip burun kıvırmayın, lütfen. Şimdiye kadar ben de hep öyle yaptım aslında. Bu kadar önemli mesele varken; kalkıp Oscar'la uğraşmaya, ülkem insanları gibi benim de vaktim yoktu, ilgilenmedim haliyle. Hangi parti lideri, bir diğerine ne demiş? Böyle ciddi bir konu varken; ödül mödül kime ne ki!.. Kazın ayağı öyle değilmiş. Bendeniz de yeni fark ettim bunu. Oturup ciddi ciddi takip ettim, Amerika Sinema Akademisi (Oscar) Ödülleri Töreni'ni. Los Angeles'daki Kodak Theatre'da bu sene 76'ncısı tertiplenen ödül törenine 'Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü' filmi damgasını vurduysa da ben işin o tarafıyla pek ilgilenmiyorum. Neticede, en iyi filme verilen ödül için yapılan bir tören. Bana ne!.. Fakat işin içinde iş var: En basiti, böyle bir ödül alan filmin hasılat rekoru kıracağı kesin. Ödülün o filme ekonomik bir katkısı da oluyormuş demek ki... Konunun özünde her ne kadar sanat varsa da, sınırları onunla kalmıyor. İşin içine moda giriyor ki, modanın sınır tanımazlığını bilmeyen mi var? Dünyanın dört bir bucağında yayın yapan yüzlerce televizyon kanalının verdiği bu ödül törenini bir kere milyarlarca insan izledi. Bu ödül töreninin hemen ardından moda rüzgârı yön değiştirdi ve başka taraflara doğru esmeye başladı. Bence zurnanın zırt dediği yer burası. Dünyanın önde gelen tasarımcılarının dikip hazırladığı ve en meşhur sanatçıların bededini saran; zarafet ve sadeliği ile öne çıkan o giysiler ve onlarla bütünleşen aksesuarlar... Bilhassa aktrislerin giysileri, ayakkabıları, ziynetleri, saç modelleri, makyajları... hasılı her şeyleri didik didik edildi hemcinsleri tarafından. Aradan daha bir ay geçmeden balo salonları ve otel lobileri; Nicole Kidman, Julia Roberts ve Charlize Theron gibi giyinip boy gösteren kadınlarla dolup taşmaya başladı. Ödül Töreni'nde o sanatçıları seyreden milyonlarca kadın şimdi onlar gibi olmaya çabalıyor. Modanın bulaşıcılığı bu işte. Moda değişikliği; kumaştan düğmeye, desenden parlaklığa, hasılı iğneden ipliğe her şeyin silbaştan değişmesi demektir ki, değişti işte. Demek istediğim şu ki, adamlar bir ödül törenini kuru kuruya büyütmüyorlar. Tüm sektörleri zincirleme harekete geçirecek bir sinerji meydana getirdiler ve ardından da bu şovun nemalarını toplamaya başladılar. Hem de eğlendirerek; güle oynaya yaptılar bunu. Milyarlarca insanla bir anda iletişim kurmak ve o insanları tamamen etki alanına çekip istediğin mesajı vermek; çok büyük bir başarı değil mi? Ayrıca siyasi mesajlar da veriliyor ki, o da cabası. Sözün sonunu, 'Acaba, biz de böyle büyük projelere imza atabilecek miyiz?' diye bağlasam; bana kızmazsınız değil mi? MI ACABA?!. İştahına 'dur' demek isteyenlerin süt ürünleri yemesi lazımmış... Sanki, yemeği bulduk da iş iştaha kaldı! *** Dünyada temiz su kaynağı kalmayacakmış... Bizde var da ne oluyor ki, kıymetini mi biliyoruz? *** Vergi rekoru yine Hülya Avşar'daymış... Hakim karşısına çıkmak bazen işe yarıyor demek ki! *** 5 yıla kadar kelliğe köklü çözüm bulunacakmış... O zaman da kellik moda olur! *** Yabancı sermaye, 'Kayıtdışı çözülürse Türkiye'yi ihracat üssü yaparız' demiş... Bunu Maliye hariç herkes biliyor!