Özelleştirmenin olmazsa olmazı

Türkiye'nin önündeki en önemli mesele ne derseniz, özelleştirme derim. Özelleştirme vaktinde yapılsaydı ekonomi bu hale düşmezdi. Türkiye bugüne kadar verimliliği öğrenemedi, bu bir. Yabancı sermayeyi ülkemize çekme becerisini gösteremedi, bu da iki. Bir de kurumsal yatırımcı fiyaskosunu sayacak olursak, eder üç. Halbuki refahı yakalayan ülkelerin başarısının altında bu üç unsur yatar: Tasarrufları iyi değerlendirme, verimlilik ve kurumsallaşma. Bunlar şeffaflığı getirir; şeffaflık da hedefi on ikiden vurmanın ta kendisidir zaten. Bizim uyanık siyasetçiler, devlet kasasında toplanan fonları hiç bitmeyecek farz edip hovardaca harcama yolunu tercih ettiler. En büyük marifetleri, kamu kurum ve kuruluşlarına ait kaynakları eşe-dosta peşkeş çekmek oldu. Eş-dost da eş-dost olsa hani. Topu topu birkaç uyanık çapulcu! Verimlilik, profesyonelleşme, rekabet... hak getire. Soy devleti, yat üstüne!.. İktidar gücünü eline geçiren siyasetçi; ahbap-çavuş ilişkileriyle tüm kurumların içini boşalttı. Hem de milletin gözünün içine baka baka. Pisliğini kapatmak için kurumsal yatırımcılık müessesesini işletmeyen de siyasetçi. Kurulması için teşebbüse geçenlerin önünü kesip etkisiz hale getirmek yine onun hüneri. Birkaç müfettiş raporuyla vaziyeti kurtarma başarısı da ona ait!.. Elin oğlu enayi değil. Şayet bu ülkeye yabancı sermaye gelmiş olsaydı; devletten de, devleti sorumsuzca yönetenlerden de hesap sorardı. Bunu bilen siyasetçi, vatandaşın karşısına dikilip, 'Yabancı sermaye demek, satılmışlık demektir' dilbazlığıyla; halkı yabancı sermayeye düşman edip ahaliye karanlıkta gölge kovalattılar, hem de senelerce!.. Şimdi artık siyasetçi istese de cambazlık yapamaz. Deniz bitti çünkü. Maymun gözünü açtı! Türkiye, artık dünya standartları ne ise onu yapmak mecburiyetinde. Doğru özelleştirme Özelleştirme de bunlardan biri. Hükümet, Telekom, Tekel, THY ve Tüpraş başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarını satmaya kararlı. Tekel geçen sene 2.8 milyar dolarlık ciro yaptı. Bu cironun yüzde 77'si sigaraya ait. Ülke nüfusunun büyük bir kesimi genç ve ekseriyeti fosur fosur sigara içiyor. Böylesine dinamik bir pazar, sigara devlerinin iştahını kabartıyor tabii. British American Tobacco, Japan Tobacco, İmperial Tobacco, Fransız-Alman ortaklığı Altis ve bir de Korean Tobacco and Ginseng Company... hepsi Tekel'i istiyor. Tekel 2.5 milyar dolara satılabilir. Hatta, piyasa kızıştırılırsa 4 milyar dolar bile eder. Tüpraş'ın 2000 yılında değeri 4 milyar dolardı. Şimdi 2 milyar dolar. Yarısı yani. Telekom için henüz bir fiyat tespit edilmedi ama Telekom eski Telekom değil, bunu herkes biliyor. Yılan hikâyesine dönen Petkim ise ayrı bir dram. Yetkililer, 630 milyon dolardan aşağı gelen teklifleri kabul etmeyeceklerini ima ediyorlar ama gün ola harman ola. Özelleştirme Türkiye'nin olmazsa olmazı. Bir başka olmazsa olmazı daha var, o da; Türk firmalarına satılmaması. Çünkü, Türk işletmelerinde para yok. Dolayısıyla, yerli sermayeye satılan her kurum, dönüp dolaşıp tekrar devletin kucağına düşme riski taşıyor. Özelleştirme kapsamındaki KİT'leri almak isteyen yerli firmalar; ya devlete borç takacaklar, ya da ellerindeki bankayı hortumlayacaklar. Para olmayınca başka ne yapabilirler ki? Böyle bir özelleştirmeye özelleştirme denmez. Ben yaptım oldu, olur bu. Hülasa, KİT'ler satılmalı ama bu; göstermelik değil, tutarlı bir özelleştirme olmalı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın yurtdışında müşteri araması, bu yönden çok doğru bir politika. Mı Acaba? Bill Gates, cep telefonu pazarına ilk adımı atmış... Adamın eli hep cebimizde zaten! * 'At pazarlığı' ta Kemal Derviş döneminde başlamış... O gün bugündür ağzımıza yüzümüze bulaştırıyoruz bu işi! * Tüzmen, gelişmiş ülkelerin verdiği teşviklerin inekleri VIP'te uçuracağını söylemiş... Bizde de teşvikle VIP'te uçan inek az değil, Sayın Bakan! * G. Saray-F. Bahçe derbisinde çocukların 'canlı kalkan' olarak kullanılmasından vazgeçilmiş... Karar da, vazgeçme de tam bize göre!