Öztürkmen'den geriye kalanlar

A -
A +

Üstadımız, sevgili ağabeyimiz Ömer Öztürkmen Hakkın rahmetine kavuştu. Mekanı cennet olsun. Değerli bir insandı. Yazardı, çok değerli kitaplar yazıp bıraktı. Entelektüeldi. Milletvekilliği de yaptı. Milli ve manevi yönü çok güçlüydü. Fakat, hadiselere asla tek taraflı bakmazdı. Kalemi çok güçlüydü; makaleleri tadından yenmezdi. Çok hoş bir üslubu vardı. Dost düşman herkesin takdirini kazanmıştı. Çok mütevazı ve aynı zamanda fazlasıyla merhametliydi. Şefkat doluydu. Rahmetlinin meziyetleri çoktu ama bendeniz sadece iki hasletini arz edeceğim. Ömer Öztürkmen tam bir ana kuzusu idi. Annesinin izni olmadan bir şey yaptığını sanmıyorum. Kendisinden hiç duymadım çünkü. O her ne yaptıysa, annesinin izniyle yaptı. Ya annesinin dediğini yaptı, ya da yapacağını annesinin duasını alıp öyle yaptı. 25 seneye yakın bir süredir tanıyordum Öztürkmen'i. Sohbetlerimizin hemen hepsinde annesinden aldığı duaları zikrederdi. Ana duasının ne kadar önemli olduğunu biliyordum ama Ömer abinin sohbetlerinde daha bir pekişti bu duygu. Öyle enteresan hadiseler anlattı ki, "her şey bitti" dediği anda anasının duası imdadına yetişmiş ve şerler hayra tebdil olmuş. Ömer Öztürkmen'in ikinci hususiyeti ise vefası. İyi gününde de, kötü gününde de Türkiye gazetesinin yanında oldu. Samimi bir vefa ile hem de. Kendisi anne duası ile ömrünü tamamladı. Son iki senede hayli rahatsızdı. Böbreklerin fonksiyonu azaldığı için haftada 2-3 defa diyalize girmesi gerekiyordu. Çile. Hasta kadar hasta yakını da acı çeker bu zor dönemde. Öztürkmen'in eşi, Sevim hanımefendi, Ömer ağabeye öyle bir baktı, öyle bir ilgi gösterdi ki; Ömer ağabeye hasta olduğunu dahi hissettirmedi. Tabii, bu ilgi ve şefkati, ağzından düşmeyen dualarla ödüllendirdi Ömer Ağabey. Sevim hanıma dua ederek; ayrıldı şu fani dünyadan. Ömer Öztürkmen'e rahmet niyaz eder; aile ve yakınlarına başsağlığı dilerim. Hizmetin bedeli Giyimkent'in iki gün sonra genel kurulu var. Seçim yani. Abdullah Çınar, 10 sene başkanlık yaptı Giyimkent'e. Başarılıydı. Güzel işler gerçekleştirdi. 1986'da kurulan Giyimkent, 2000 yılına kadar sadece numune blokları yapabildi. Çınar, iki sene içinde 2 bin 84 işyerli kompleksi tamamladı ve üyelere ferdi mülkiyet tapusunu verdi. Ulaşım problemi vardı, onu da çözdü. Metro projesi de tamam, inşaatı önümüzdeki sene başlıyor. Giyimkent'te hem mülk sahipleri kazandı, hem yatırımcı. 10 bin TL'lik bir dükkânın 600 bin ettiği dönemler oldu. Bütün bunlar karşılıklı güven ve Çınar'ın gecesini gündüzüne katıp çalışmasıyla oldu tabii. Abdullah Çınar, "Giyimkent benim evladım" dedi. "Kim kazanırsa kazansın, istediği takdirde yardımcı olurum." Tek şartı, "evladı"na, "enkaz" denilmemesi. "Her türlü muhalefeti yapsınlar. Bana, istediklerini söylesinler ama Giyimkent'i kötüleyen söz söylemesinler." Çınar, adaylardan Ömer Satır'ın Giyimkent'e faydalı olacak bir aday olduğunu belirtti ve "Onun listesi kazanırsa, Giyimkent'e daha rahat destek olabilirim" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.