Türkiye'de parasız pulsuz çok da parası olan az mı? Nerrdee! Yığınla paralı insan var ülkede. Para; olursa bir dert, olmazsa ayrı bir dert. Parası olmayan, telefonu açıp; 'Abi işsizim. Bana bir iş' diyemez belki ama parası olan açar, sorar: 'Param var, ne yapayım?' Bize biri fikir sormuş da cevabını mı alamamış? Anında alır! Çünkü, fazlasıyla var bizde. Üçe ayır paranı. Her parçayı bir sepete koy!.. Bu klişe söz, tıpkı Aspirin gibi etkilidir. Tabii işin bir de cilası var. O da ayrı. Sarf ettiğin her sözü allayıp pullaman gerekiyor bir kere. Adamı iyi okuyamazsan yandın. Yaşlı bir akrabamızın, 'Kar yağar elenir mi, kel baş tüylenir mi' diye başlayan ve 'Yağırlar kibirli olur, herkesi beğenir mi?' diye devam edip giden bir nakaratı vardı. Zengin, 'kel' değildir ama foduldur; kahrını çekmek zor olur. Özel ilgi ister hep. O kadar uzman arasında başkasını değil de, teveccüh edip sana gelmiş; kıymetini bil! Ha, üç ay sonra arayıp; 'Abi, beni yaktın' demesine de hazırlıklı olman lazım. Paranın üçte biriyle euro al, demişsindir, sen. Geriye kalanını da ikiye bölüp yarısını bonoya, yarısını da hisse senedine yatırmasını söylemişsindir ama ne gam. O gidip hepsine dolar almıştır. Alsın. Okuyucu velinimettir, sesini çıkarmayacaksın. Aramamışsa, bil ki; kazanmıştır! Teşekkür etmek uymaz ona. Böyle bir hata yapmayacağını ta baştan bilmelisin ki, rahat edesin. Enflasyon döneminde akıl vermek kolaydı. Baktın adam dövizden, borsadan anlamıyor. O zaman, 'Bir ev al keyfine bak' demen bile mutlu ederdi onu. Heyecandan hoşlanan bir tipse, o zaman da ona; 'Araba al. Hem binersin, hem de kâr edersin' deyip işin üstesinden gelmek mümkündü. Şimdi kazın ayağı öyle değil. Sallamak yok artık, kafadan atmak da! 'Enflasyon' de kazan. Hakeza, dön 'devalüasyon' de yine kazan devri de bitti. Dolar düştükçe düşüyor. Gayrimenkul, otomobil ise sadece ihtiyaç aracı olup çıktı. Kolay kazanç kalmadı yani. Eh, okuyucuya; 'Paranı ye' diyecek kadar saf da değiliz ki, bu işi böyle kapatalım. Hele, 'Tatil yap, doktora gidip tedavi ol, çocuğunun eğitimine harca' gibi aklının basmadığı sözler asla söylenmez okuyucuya. Hemen gıcıklanır! Bende sana verecek fikir yok, deyip karizmayı çizdirmek ise salaklığın dikalası. Hiçbir araştırmacı gazeteci böyle bir enayiliği yapmaz! Beğensin, beğenmesin; ben okuyucuma; Bireysel Emeklilik şirketlerine gitmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü hepsi, aklı başında profesyonel uzman istihdam ediyorlar. Bugün artık tek başına parayı yönetmek ve onunla para kazanmak çok zor. Bir kişi, işini gücünü bırakıp o kapı senin bu kapı benim dolaşsa; yine de işin içinden çıkması mümkün değil. O kadar çetrefil yani. Onun için işin en doğrusu, profesyonel bir danışman bulup onunla birlikte çalışmak. Bireysel emeklilik insana bu fırsatı veriyor işte. Şirket batsa bile para kurtuluyor. Bireysel Emeklilik Kanunu hazırlanırken, 'İstim arkadan gelsin' denilmemiş. Sağlam. MI ACABA?!. Tariş, krize rağmen büyümüş... Ardına devleti alıp da büyümeyen mi var? *** TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 'Büyüyoruz ama bardağın yarısı boş' demiş... Diğer yarısı dolu ya, yeter!