Sanatçı bu işte. Sahnesini kapatırsın ağlar! Açarsın yine ağlar! Her ikisi de samimi, her ikisi de içtendir bu ağlamaların. Dedim ya, onlar sanatçı. İçtenlik, bağlılık, duygusallık ve samimiyet onların içinde var. Sanatçı naiftir. İçindeki kelebek durmadan kanat çırpar. Bazen güler, bazen ağlar. Fakat, kolay ağladığı gibi kolay gülmek de onun şiarında vardır. Hatta gülmesi daha kolaydır sanatçının. Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılışı bunun en canlı örneği. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "Yıkıp yeniden yapacağız" dedi, tiyatro sanatçılarının hemen hepsi ayağa kalktı, "Sahnemizi kapatamazsınız" diye. Televizyon kameralarının karşısına geçip "Sahnemiz bir daha açılmayacak" diye gözyaşı dökenlerin sayısı oldukça fazlaydı. İstanbul resmen "Avrupa Kültür Başkenti" oldu. 16 Ocak 2010 Cumartesi günü icra edilen kutlamalar arasında Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılış töreni de vardı. Tiyatro sanatçılarının o muhteşem teknoloji harikası binayı görüp nasıl gözyaşı döktüklerini bizzat gördüm. İki sene önce, "Bu perde, ihanet perdesi olarak kalacaktır" diye bağıran yahut da o bağıranların arkasında yürüyen onlar değildi sanki. Yavrusuna kavuşmuş anne gibi hüngür hüngür ağlıyorlardı. İki davranış arasında büyük bir tenakuz varmış gibi gelse de yok. Onlar sanatçı. Onlar bu 'gel-git'leri daima yaşıyorlar. Bir hususiyetleri daha vardır sanatçıların; göz ardı etmememiz gereken. Unutkandırlar. Kin tutmazlar. Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılış töreninde de aynı şeyi yaptılar. "31 Mart 2008 günü sahne kapandığında bize, bir daha açılmayacağını söyleyenler oldu. Onların dolduruşuna geldik ve bağırıp çağırdık" dediler ve kendilerine sahnelerini geri kazandıran Başbakan Erdoğan'a ve Topbaş'a teşekkür ettiler. Hem de Erdoğan usulü. "En kalbi duygularımızla..." Peki, bunca gürültü neden koptu? İşin içine ideoloji girdi de ondan. "Atgözlüğü" takmış bazı kendini bilmezler, sanatçının hassasiyetini suistimal etti. Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'a yakışır bir sahne yapalım, diyen sese kulak vermek yerine; "Muhsin Ertuğrul'u yıkıp yerine cami inşa edecekler" diyerek yaygara kopardılar. Ardından da, "istemezük"çüler çıktı sahneye. Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, "Bana, karşı tarafı dinlemiyorsun, diyorlar" dedi ve "Bu zihniyetin nesini dinleyeyim. Onları ikna etmenin imkanı yok. Onlarla oyalanırsak iş yapamayız" benzeri sözler sarf etti. Erdoğan'ın haklı olduğu yerler var elbette ki ama bu durum yine de onu hatadan tenzih etmez. Siyasetçinin tahammüllü olması gerekir. Vatandaş, iktidarlar ve mahallî yöneticiler tarafından o kadar çok sukut-u hayale uğratıldı ki, saymakla bitmez. Ahalinin, hatta "atgözlüklü" ideoloji sahiplerini dahi haklı çıkaran hadiseleri saymaya kalksam ciltlere sığmaz. Kadir Topbaş, "Söz verdik, bitirdik" diyor. Doğru. Söz verdi bitirdi. Bundan sonra Topbaş'ın sözüne inanılır. Muhsin Ertuğrul Sahnesi örneği var çünkü. Yarın AKM için bir projeyle çıkarsa şayet vatandaşın karşısına, tepki göreceğini sanmıyorum. Önü açıldı. Yapsın!..