Petrol savaşı kapıda!

A -
A +

"Amerika ekonomisi iflas etti. Petrol savaşı kapıda!" Bu sözü herhangi biri söylese, "Hadi canım sen de" der geçer insan. Fakat, Marc Faber söylüyor. Marc Faber dünyanın sayılı "yatırım guru"larından biri. Konunun uzmanı yani. Daha 2007 yılının başlarında "ABD'deki mortgage problemi büyüyerek; dünya ekonomisini olumsuz etkileyecek" dedi ve bir sene sonra söyledikleri harfiyen gerçekleşti. Altın ve petrol fiyatlarının artacağını da o tahmin etmişti. Bir de FED'in faiz indireceğini belirtmişti ki, yüzde 5.25'ten yüzde 0.25'e kadar indi. Garanti Bankası'nın davetlisi olarak İstanbul'a gelen Marc Faber, önceki gün Swissotel'de bir konferans verdi ve bir diğer lakabı olan "Dr. Kıyamet"e uygun bir konuşma yaptı. "Amerikan ekonomisi yıkılıyor. Obama yönetimi ikinci bir ekonomik canlandırma paketi açıklayacak. Bu da hükümetin borç ve açıklarını arttıracak!" Böyle bir durumda faizlerin artması söz konusu bile olamaz tabii. Marc Faber, "gelinmesi muhtemel o noktadan sonra yüksek enflasyonun kaçınılmaz olduğu"na dikkat çekti ve "Her şey kötüye gidecek ve Amerika savaşa girebilir" dedi. Evet, Amerika zaten savaşta ama Faber'in kast ettiği savaş "ekonomik" daha doğrusu "petrol" kaynaklı "nükleer savaş!" Ne oldu da Amerika "batışın", dünya "savaşın" eşiğine geldi? Faber, bu konuyu çok basit bir mantıkla anlattı. Önce "Mortgage Krizi"ne bir bakalım. Amerika malum, ekonomisini "tüketim" politikaları üzerine oturtmuş bir ülke. Yönetimler harcamayı teşvik etti hep. Bu da sıkı para politikasından oldukça uzaklaştırdı onları. Cari açık verdikçe, dış borca yüklendiler. Karşılıksız para bastılar ve genişlemeci politikaları tavizsiz sürdürdüler. Bunun sonucu da hisse senedi ve gayrimenkul değerleri arttıkça arttı. İşin en enteresan tarafı, ABD'de konut sahibi olan kişilerin hiçbiri öz sermayesi ile satın almadı o konutları. Mortgage kredisi kullandı hemen hepsi. Kendi tasarrufu ile ev satın alanların oranı yüzde 5. Balon şişti, şişti ve sonunda patladı. Faber, FED Başkanı Ben Bernanke'yi "krizi iyi yönetememekle" suçluyor ve bu tezini şöyle savunuyor. "Uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucu vererek tedavi edilmez. Fakat, FED bu yolu tercih etti ve kamuyu borçlandırarak şirket kurtarmaya kalkıştı." Bugün dahi ABD'nin kredi pazarı gayri safi yurtiçi hasılasından yüzde 375 daha fazla. Bu genişlemeci para politikalarının kısa süreli yükselişlere neden olabileceğini belirten Faber, hemen ardından "Ne kadar sürdürülebilir?" sorusu ile tamamladı cümlesini. Hadi Amerika battı, batıyor da Avrupa ne âlemde? "Onun da ABD'den pek farkı yok" dedi Faber. Fakat, kalkınan ülkeler farklı tabii. Onlar, geleceğin yıldızı. Global krizden az yara alarak çıktıkları gibi önümüzdeki senelerde de büyümeye devam edecekler. Çin mesela. Hem üretimde, hem tüketimde müthiş bir büyüme içinde. Otomobil, ev ve cep telefonu satmak isteyen o pazara koşacak. Hakeza, petrol ve demir-çelik üreticileri. Onların gözdesi de Çin. Faber, Orta Doğu'ya özel bir önem veriyor. Petrol orada çünkü. Orta Doğu ülkelerinin de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Çin'e yakın olmak için çaba göstereceğini söyledi. Yatırımcı ne yapsın peki? "Altından şaşmayın" dedi Faber. Bir de tabii petrol şirketlerine ait hisse senedi. Gayrimenkul de tavsiye ettiği ürün ama "şehirlerden arsa ve konut alırken dikkatli olun" dedi. "Çünkü, onlar nükleer bomba altında kalabilir!" Son söz: Faber'a göre henüz son krizi yaşamadık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.