ABD Merkez Bankası (FED), Nisan ayının ikinci yarısında, bir senedir hiç el sürmediği faizleri arttıracağı yönünde bir sinyal verdi. Yüzde 1 olan faiz oranını henüz yükseltmiş değil ama bu sinyal bile dünya piyasalarını alarma geçirmeye yetti. Türkiye gibi sığ piyasalar ise allak bullak. ABD'de faiz yüzde 1, Japonya'da ise negatif. Bunun birçok sebebi vardı ama oraya girmeyeceğim. Konumuz o değil çünkü. Yüzde 1 faize kim razı olur? Birçok yatırımcı, tasını tarağını toplayıp Türkiye, Rusya, Brezilya ve Meksika'ya taşındı tabiî. Türkiye mesela. Bir koy, 10 al! Başka nerede var böyle kazanç? Türkiye'de faizler Nisan'da yüzde 22'lere kadar inmişti. Enflasyondan arındırıldığında, yatırımcıya reel olarak yüzde 8-9 gibi bir kazanç sağlıyordu ki, yeme de yanında yat. Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle ballı börek. Rusya, Meksika ve Türkiye gibi iki günü birbirine benzemeyen ülkeler hariç tabii. Dediğim gibi Türkiye'de yüzde 8-9'luk reel bir faiz geliri vardı o dönemde. İşi bilen batılı yatırımcı, ABD'den yüzde 1 veya 2 ile aldığı krediyle Türk bonosu veya tahvili alıp net yüzde 6-7 kazanıyordu, hem de kafadan. Hele bir de zamanlamayı iyi yapıp borsa ve dövize girmişse; katmerleniyordu bu kazanç!.. FED'in açıklaması kopardı tabiî bu saadet zincirini. Misket gibi her bir parçası yere saçıldı. Risk alıp Türkiye gibi bir ülkede yüzde 9 kazanç beklemektense, ABD'de yüzde 3 kazanmayı daha mantıklı buluyor yatırımcı. Ve tabiî, pılıyı pırtıyı toplayan'pırrr.' Uçuş başladı. Bu kaçış Türkiye piyasasını ciğerinden vurdu. Hele YÖK kanunu da bunun üstüne gelince Nisan ayında yüzde 22 olan faiz, Mayıs başında yüzde 32'ye fırladı. 22 bin puanlarda seyreden İMKB endeksi birdenbire 'tıs' 16 bin 600 puana düştü. Bir de dövizde yaşanan çılgınlıklar var ki, dudak uçuklatan cinstendi. Merkez Bankası'nın (MB) 'Aman daha düşmesin' diye her gün 100 milyon dolarlık alım yaptığı dolar, bir anda 250 bin lira artıp bir milyon 550 bin liralara fırladı ki, MB'nin zamanında müdahalesi olmasaydı alıp başını gidecekti de. Euro da durduğu yerde durmadı tabiî, dün 1 milyon 860 bin liraydı. FED Başkanı Alan Greenspan, hep temkinli konuşuyor. Faizlerin artacağını, ancak bunun 'ABD ekonomisindeki hızlı büyümeye' bağlı olacağının altını çiziyor ama daha FED hapşırmadan grip olan dünya piyasası, o bir de hapşırırsa ne olur acaba? Türkiye piyasalarından çekilen yatırımcı, yarın bir daha uğrar mı? Uğrar ama yüzde 8'lere, 9'lara razı olmayacağı kesin!.. Greenspan her ne kadar dilinin altındaki baklayı göstermek istemiyorsa da; piyasa, en geç Ağustos'tan itibaren ABD'de hem kısa, hem de uzun vadeli faiz oranlarının artacağını tahmin ediyor. Bu da, bir senedir Meksika ve Türkiye gibi ülkelerde yayılan dolar kuşu sürüsünün tekrar ABD'ye döneceği şeklinde yorumlanıyor. Petrol fiyatlarındaki aşırı artış ve Orta Doğu kaosu da bu beklentiyi tetikliyor tabii. FED'in faizleri arttıracağı yolundaki beklentilerden dolayı Brezilya'nın 30 yıllık tahvillerinin faiz oranını yüzde 3.3 arttı, Türkiye'nin aynı vadeli tahvillerindeki artış ise yüzde 1.6 oranında oldu. Borsa ve döviz piyasasının ne olduğu zaten meydanda. YÖK kanunu nasıl atlatılacak belli değil. Sular nispeten duruldu ama hükümetin biraz daha temkinli olması, yine de iyi olur. Yatırımcıların da tabiî. MI ACABA?!. Sınav öncesi kuru üzüm yiyen daha başarılı oluyormuş... Üzüm, neyden önce yendi de başarı getirmedi ki? * Geniyle oynanmış yemlik soya, bizde yağ olmuş... Soyanın geniyle oynamak insanınkinden daha ucuz demek ki?