Bir insan işini, insanları ve ülkesini sever de bu kadar coşkulu mu sever? Mersin'in Akdeniz ilçesi Emniyet Müdürü Hasan Güner'i tanıyınca anladım sevginin sınırsız olduğunu. Hasan Güner, daha ziyade çocuklarla ilgileniyor. Güneydoğu'dan göç eden ailelerin çocuklarıyla hem de. Akdeniz İlçesi'nin nüfusunun önemli bir kısmı Güneydoğu kökenli ailelerden oluşuyor. 25 bin çocuk var ilçede. Ailelerin kahir ekseriyeti işsiz güçsüz. Bu durum en fazla çocukları etkiliyor tabii. Sahipsiz kalıyorlar her şeyden önce. Ardından da gelsin eğitim ve sağlık problemleri. Gelsin bali ve tinerle tanışma faslı. Gelsin tren taşlama ve terör! İyi ki Hasan Güner var. Yeri geliyor amca ve ağabey oluyor o çocuklara. Yeri geliyor öğretmen. Yeri geliyor arkadaş. Yeri geliyor psikolog. Maksat belli. O çocukları tehlikeli alanın dışında tutmak! Koruyucu hekimlik gibi bir şey yani. Problem olmalarına fırsat vermeden çekip alıyor onları. Güner Mersin'e geleli henüz bir sene bile olmamış ama 450 aileyi ziyaret edip onların kendisi ile iş birliği yapmasını sağlamış. Güner'i okulda ders anlatırken görmek de mümkün. Bir mahalle kahvesinde bulmak da. Futbol oyununda dahi var o. Yeter ki çocuk, yahut da çocuğun ailesinden bir kişi olsun o mekânda. Çocuklarla diyaloğunu arkadaş gibi kuruyor. Ailelerin dostu. İlk başlarda yadırganıyor tabii onun bu davranışı. Çocuklar karşılarında farklı bir emniyet müdürü görünce, geri çekiliyorlar önce. Anne ve babalar ise endişe duyuyorlar. Fakat, bir müddet sonra anlıyorlar ki, o bir dost. Hasan Güner konuşkan birisi değil. İlk görüşte onun Emniyet Müdürü olduğunu anlamak neredeyse imkânsız ama gözlerinin içi gülüyor; ışıl ışıl. Samimi bir insan. Sımsıcak. Tek gayesi, bu zavallı çocukları hayata ve de tabii topluma kazandırmak. Ailelerle iş birliği yapmanın faydalı olduğunu yaşayarak görmüş. Dolayısıyla, ailelerle diyaloğu ısrarla sürdürüyor. Tiyatro ve operaya gitmişler birlikte. Çocukları alıp Tarsus ve diğer ilçelere de götürüyor. Orada hayvanat bahçesini, müzeleri ve şelaleyi gezip geliyorlar. Yakında trene binip Adana'ya gideceklerini söyledi: "Taşladıkları trene bindirip gezdireceğim onları..." Hasan Güner Mersin'e tayini çıkmadan önce Siirt'te görev yapıyormuş. "Siirt'e öleceğim diye gitmiştim. Mezar taşımı dahi yaptırmıştım" dedi. "Tayinim çıkınca, kırdım o mezar taşını." Mezar taşını kırmış ama Siirt'i unutmamış. Oraya olan sevgisini, "Afyonluyum ve memleketime gitmeyeli 3 sene oldu. Siirt'e ise 4 defa gittim" diyerek; vurguladı. Mersin'e geldiğinin üçüncü günü Mersin Valisi Hüseyin Aksoy çağırmış kendisini. Güner'in namı kendinden önce gelmiş çünkü Mersin'e. Aksoy da Güner gibi birini arıyormuş zaten. Mersin Emniyet Müdürü Arif Öksüz de "Çatık kaşlı devlet anlayışı sona erdi" mantığıyla görev yapan bir bürokrat. Vali ve Emniyet Müdürü'nün bu samimi çalışmasına Mersin halkı da katılmış. Yaptıkları yardım ve bağışlarla 20 bin kitap dağıtılmış mesela bu çocuklara. Şimdi bir de "Sevgi Evi" kuruyorlar. Çocukların her türlü ihtiyaçlarını temin edebilecekleri bir mağaza. Her ilden yardım kabul edeceklermiş bu "Sevgi Evi"ne. Bu hadiseyi bilhassa anlattım. Meclis'te "Taş atan çocuklar"a yönelik kanun çıkarmaya çalışanların dikkate alması için. Vali Aksoy'u çağırıp dinleseler daha da iyi olur tabii.