Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED)'in Çorum'da gerçekleştirdiği "Başkanlar Konseyi" toplantısının ana teması "KOBİ ve KOBİ'lerin kredilendirilmesi" idi. Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul TÜRKONFED başkanlarının KOBİ kredisi ile ilgili sorularını cevaplandırdı. Birçok soru soruldu ama bunlardan ikisi, en kafa kurcalayanıydı. Birisi "Sokaktan geçene kredi kartı veriyorsunuz ama iş sanayiciye geldi mi, ipotek istiyorsunuz! Neden?" sorusuydu; diğeri de "Bankalar geçen sene çok para kazandı. Bankaların bu sene kârdan biraz fedakârlık edip sanayiciye ucuz kredi vermesi mümkün değil mi?" idi. Ve bir de "Faizler neden yüksek?" sorusu vardı tabii. Patron ve hissedarların kendisini her daim sigaya çektiğini vurgulayarak söze başlayan Zafer Kurtul, "Hissedarımız bankamızın hisse değerini büyütmemizi istiyor. Hazine Bonosu alan bir kişi bugün yüzde 22 kazanıyor. Bankaların kârı da bu nispette. Batıda bono yüzde 3-5 kazandırıyor. Bankaların kârları ise yüzde 7-8; iki misli yani. Şayet kârımız Hazine Bonosu'nun altına düşerse, sermaye bulmakta zorlanırız." Bankacılık sektöründe sermayenin çok önemli olduğuna işaret eden Kurtul, batı bankalarının sermayelerinin 30 katı borçlandıklarına dikkat çekti ve "Mortgage krizi baş gösterince, hemen hepsi krize girdi" dedi. Şurası bir gerçek ki, sermaye yapıları güçlü olmasaydı bugün birçok Türk bankası da krizde olurdu. KOBİ'lere geçmişte verdikleri kredi yüzde 7 iken bugün bu oranın yüzde 35 olduğunu belirten Kurtul, KOBİ kredisi vermeye devam edeceklerini söyledi. Ancak, kritik bir konu var burada. Şayet, banka ve KOBİ uzun süre birlikte çalışmak istiyorsa, üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri gerekiyor. Enerji fiyatlarındaki artış enflasyonu enflasyon da faizleri yukarı çekiyor. Buna bir de siyasi kriz eklenince uçuyor âdeta. Buna rağmen KOBİ'lerin ucuz kredi alması mümkün. Yeter ki, projesi ve bir de şeffaf bilançosu olsun. Zafer Kurtul: "Bu şartları yerine getiren KOBİ'ye ucuz kredi verdiğimiz gibi kendilerine danışmanlık yapar, ortak bulmada yardımcı da oluruz." Kurtul'un söyledikleri sadece Akbank'ın değil, global ekonominin bir gerçeği. KOBİ'lerin şeffaflaşması ve kayıt dışı işlemlerden tamamen arınmaları şart. Bu olursa, Türkiye sermaye bolluğu yaşar. Ah be Kadri başkan!.. Mersin büyük bir acı içinde. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Kadri Şaman vefat etti çünkü. Genç yaşta ve yapacağı onca iş varken hem de... O sadece MTSO'nun başkanı değildi; Mersin için her şeydi. Yedi senedir başkanlığını yaptığı MTSO'yu âdeta bir fabrika gibi işletmiş, MTSO Meclis Başkanı İbrahim Kiper'le birlikte gerçekleştirdikleri uyumlu çalışmalar sonucunda birçok başarılı projeye imza atmıştı. Onun mesai mefhumu yoktu. Gece demeden, gündüz demeden ha bire çalışıyordu. Sanayicinin işi kadar, kimsesizlerin... gariplerin... yetimlerin işine de koşardı. Mersin gibi zor bir şehirde her bir işe koşmanın ve bunu kimseyi kırıp dökmeden yapmanın bir bedeli var elbette ki. Sağlığını kaybeder insan. Kadri Şaman da genç yaşına rağmen sağlık problemleri yaşadı. Önce kalbi isyan etti bu tempoya. By-pass ameliyatı oldu. Kendine biraz dikkat etseydi bari; onu da yapmadı. "Organize Sanayi Bölgesi" dedi koştu. "Fuar" dedi koştu. "Mesleki Eğitim Okulu" dedi koştu. "Mersin'in geleceğini planlama" dedi yine koştu. Yaşlıların kaldığı Huzurevi için bile koşan o oldu. Kendisine yapılan "Biraz dinlen" telkinlerine kulak asmadı hiç, koştu. Koştu. Koştu. İnsanız. Ruhun ve bedenin kıymetini bilip haddinden fazla yüklenmememiz gerekiyor ama dediğim gibi, Kadri Şaman dinlemedi bunların hiçbirini. Yüreği sevgi doluydu. İnsanlara faydalı olmak, küsleri barıştırmak, kırgınların arasını bulmak için çaba sarf ederdi. Bütün bunları kendinden fedakârlık ederek yapardı tabii. Sonunda beyni de isyan etti. Beyin kanamasından girdiği komadan çıkamadı ve ruhunu teslim etti. Allah rahmet eylesin. Ailesine, arkadaşlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.