Nasıl gururlandım, nasıl mutlu oldum, anlatamam. Resul İzmirli'den bahsediyorum. Kooperatifçilik konusunda konuşmasını isteyen yazım, motoru çalıştırmaya yetti. Onun içindeki cevherin üstündeki küller savruldu. Bakmayın siz onun, "Derinlemesine tartışmak isteyenler için kapımız ve gönlümüz açık" diyerek; ağırdan aldığına. Zokayı yuttu bir kere. Bağlasanız durmaz artık. İlla anlatacak. Anlattıkça da rahatlayacak tabii. Emeğinin boşa gitmediğini görüp mutlu olmayı kim istemez? Haksız değil tabii. Senelerce dirsek çürüt. Elin gâvurunun ağzının kokusunu çek, tam "Bu işi öğrendim, gidip ülkeme faydalı olayım" dediğin anda, "Hop" desinler sana. "Bu senin anlattığın komünist rejim kokuyor." Senin ülkene bilgi lazım değil ki! 'Yahu ben bunu Almanya'da öğrendim. İngiltere, Fransa, İspanya... ne kadar kapitalist ülke varsa, hepsi kooperatifler sayesinde kalkındı' demenin bir anlamı yok. Türkiye bilgiyle değil, ideolojiyle besleniyor çünkü. İnsanlar hadiselere "atgözlüğü" ile bakar ve burnunun doğrultusuna gider. Avrupa iki iktisadi araç sayesinde kalkındı halbuki. Bunlardan biri "kooperatifler" bir diğeri de "kalkınma ajansları" ama gelin görün ki, Türkiye bunların her ikisine de kapısını kapamış. Hatta, akıl ve izanını. Kalkınma ajansları Türkiye'de yeni yeni faaliyete geçiyor. Daha doğrusu geçirilmeye çalışılıyor. Vay, sen misin bunu yapan? Bazı çok bilmişler, konuyu uzata uzata taaa "Hükümetin maksadı ülkeyi eyaletlere bölmek istiyor"a kadar götürdüler. Ardından da ülke bölünecekmiş!.. Değişimi kabul etmek gayet tabi ki zor ama bu kadarı da fazla. Bunca handikabın arasında Resul İzmirli'nin ihtiyatlı davranmasını anlayabiliyorum. Ancak, o eski kafalar yok artık. En azından, ülkeyi yönetenler takmıyor o malum atgözlüğünü. Tepkiler ferdî yani. Bu önemli bir gelişme. Resul İzmirli gibi uzman kişilere çok görev düştüğü bir gün bugün. Resul İzmirli'nin kendisini 'allame-i cihan' sanan bu vizyonsuz 'devekuşları'na karşı, doğruları savunması lazım. Avrupa'daki kooperatiflerin nasıl bir çeşitlilik arz ettiğini, sadece tarım üreticilerinin değil, tüketicilerin dahi kooperatifleştiklerini anlatması lazım. Zaruret bu. Ayrıca, batı ülkelerinde faaliyet gösteren kooperatiflerin üçer-beşer holding ve banka sahibi olduklarını da. Siyasetçi, her zaman işin kolayına kaçar. Sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada böyle bu. Dolayısıyla, ülkeyi idare eden iktidar mensubu siyasetçilerin de silkelenmesi, yönlendirilmesi gerekiyor. Bu da Resul İzmirli ve onun gibi uzmanların işi. Resul İzmirli, baktı, kooperatifçilik hususundaki bilgi ve birikimi talep görmüyor, gitti kendisine başka bir meşgale buldu. MBH Group'u (İş Dünyamız Danışmanlık ve Eğitim Merkezi-İDEM) kurup eğitim semineri vermeye başladı. Finans ve insan kaynakları yönetimini anlatıyor. Etkili konuşmanın yollarını öğretiyor. Da... bunların hiçbirisi kooperatif konusunda susmasını gerektiren şeyler değil. Konuşsun. Aydınların, hele gerçek aydınların küsmeye hakkı yok. Bıkmadan, usanmadan anlatmaları lazım. Toplumun aydınlanmaya gerçekten ihtiyacı var çünkü. En azından kooperatif ve birliklere versin o eğitim seminerini.