Rolümüz değişiyor; uyanalım!

A -
A +

Dertliyim, dertli! Mısır'da yaşananlar beni dert küpü yaptı. Daha doğrusu, Mısır hadiselerine bakışımızın alâkasızlığından dertleniyorum! Yorumları okuyorum. Mısır ve Orta Doğu uzmanlarını dinliyorum. İğrenç! Sözü döndürüp dolaştırıp Türkiye'ye, daha sonra da AK Parti Hükümeti'ne getirip fırtına koparıyorlar. "Bu şanlı direnişi Türkiye neden uygulamıyor?" Ya da "Mısır şanslı. Türkiye gibi örnek alacakları bir ülke var!" Hani sen Mısır uzmanıydın? Polemikten başka bildiğin bir şey yok senin!.. Sadece Mısır da değil. Neredeyse tüm Orta Doğu ve Kuzey Afrika kaynıyor. Mısır ve Tunus'ta yaşananlar Libya, Cezayir ve Fas'a da sıçradı. Domino etkisi yaptı yani. Çevremizde olup bitenlerden Türkiye hiç etkilemeyecek mi de, "Yahu, biz ne yapacağız" deme ihtiyacını duymuyoruz? Bu soruya, sözde uzman olanların vereceği cevap malum: "Türkiye de şanlı direniş yapsın!" Veyahut da, "Mısır eğitimli insanı bol olan bir ülke. Türkiye'yi örnek alma basiretini göstereceklerdir!" Beni dertlendiren de tam burası işte. Karnımızı siyaset doyuruyor sanki de yatıp siyasî yorum yapıyoruz. Kalkıp, siyasî yorum yapıyoruz! Sanki Mısır'da yatırım yapan Türk firması yok. Libya'da Türk müteahhitler bulunmuyor! Afrika ve Orta Doğu ülkelerine ihracat yapan bizim insanlarımız değil sanki. De... kalkıp akıl veriyoruz! Son senelerde İsrail ile yaşanan problemlerde de aynı duyarsızlığı gösterdiğimiz için bilhassa zikrediyorum bunu. 200 bin turist gelmedi Türkiye'ye. Gelmezse gelmesin denilecek bir durum değil bu ama biz diyoruz. O turiste hizmet sunan sektörün durumunu düşünmeden diyoruz hem de! İhracatçı "politik risk sigortası" istiyor. Haklılar tabii. Risk büyüdü çünkü. Ülkeden ülkeye geçişlerde dahi sıkıntı yaşanıyor. Bunların izale edilmesi gerekmiyor mu? Mısır ve diğer ülkelerdeki Türk fabrikaları var. Onlara, "işçi ve yöneticilerini al da gel" demek; bir çözüm olur mu acaba? Bu tür hadiselerin netliğe kavuşturulması için diplomatik girişimlerin vakit geçirmeden başlatılması lazım. Bir de sonrası var bu karışıklıkların. Yeni yönetimler iktidara geldikten sonra Türkiye'nin bölgedeki pozisyonu ne olacak? Rejimlerin ne olacağı meçhul ama bilinen bir şey var: O ülkelerin insanı daha fazla refah isteyecekler! Tüketimin artacağı kesin. Bu da daha fazla yatırım demektir. Dolayısıyla, daha şimdiden o iş birliğinin temeli atılmalı. Atılmalı ki, yarın bir başkası gelip doldurmasın o boşluğu! Eximbank'a önemli görevler düşüyor bir kere. Asla göz ardı edilmeyecek sektörlerden biri de turizm. Tunus ve Mısır'a gidemeyen turistler var mesela. Onları Türkiye'ye çekmenin imkânları araştırılıyor mu? Ülkelerin dostluğu, fertlerin dostluğuna benzemiyor. Kişiler arasındaki dostlukta menfaatten söz etmek abestir. Fakat, ülkeler arası dostlukların menfaate dayalı olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım. Menfaat bitti mi dostluk da bitiveriyor ülkeler arası ilişkilerde. Bu hususta ABD ve AB'den öğreneceğimiz çok şey var aslında. Onlar bu ince diplomasiyi asırlardan beri uyguluyorlar çünkü. Biraz da bu meseleyi konuşalım, bu meseleye kafa yoralım! Türkiye'nin bölgedeki rolü artıyor. Ne yapacağımızı konuşalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.