Rötar ve izdiham

A -
A +

Geçenlerde Trabzon Havalimanı salonunda rötarın bitmesini ve uçağa çağrılmamızı bekliyordum. Anons üstüne anons yapıldı ama hiçbirisi beni uçağıma çağıran cinsinden değildi. "Yolcularımızın dikkatine. Bir adet cep telefonu bulunmuştur. Kaybedenlerin müracaatları!" Yolcuların kulağı kirişte olduğu için insanın beynine çivi gibi çakılıyor bu alakasız anonslar. Daha gülecek miyim, ağlayacak mıyım; ona karar verememişken bir anons daha: "Bir adet valiz kaybolmuştur. Bulanların müracaatı!" Yahu, etmeyin eylemeyin. Bizim uçak kaçta kalkıyor? Bir de onu anons ediverin! "Dikkat! Dikkat! İki yaşlarında bir kız çocuğu kaybolmuştur, görenlerin danışmaya bildirmeleri rica olunur!" Haydaaa! Biz ne istiyoruz, o ne söylüyor?!. Trabzon Havaalanı çok büyük değil. Uçağı, daha piste inerken görmek mümkün. Yolcu psikolojisi işte. Anons yapılmayınca, dönüp dönüp bakıyor insan. "Bizim uçak indi mi acaba?" diye. Uçağın önce piste inmesi lazım. Ardından yer hizmetleri başlıyor. Temizliği, yakıt ikmali, tekerlerin havasının kontrolü vs. Bütün bunlar tamamlanmadan yolcuları almasına imkân yok. Neresinden bakarsan bak; bir saatlik bir süre ama olsun. Hiç olmazsa, belirsizlik ortadan kalkıyor. Boynu ağrıyan yolcular ister istemez bakmaktan vazgeçip çaresiz anonsa odaklanıyorlar. "Dikkat! Bir adet el çantası yanlışlıkla alınmıştır. Sahibinin!.." Yarım saat içinde bu kadar anons görülmüş şey değil!.. Yolcu salonu lebalep dolu. Kimi uçağına gitmek için polis kontrolünden geçiyor. Kimi bizim gibi vakit öldürüyor. Kimi de yolcusunu karşılamak için bekliyor. Yaşlılar... çocuklar... hastalar... hamile kadınlar... ihtiyar nineler... Bazıları iniyor, bazıları biniyor ama hepsi birbirine karışmış. Nasıl bir uğultu, nasıl bir izdiham... anlatamam!.. Yeni yolcu Son iki senede hava yolu taşımacılığı, 10 milyondan fazla yeni müşteri kazandı. Sebep malum. Hava yolu yolcu taşıma ücretlerinin ucuzlaması. Üstüne üstlük devreye bir de ucuz yolcu taşıma şirketleri girince; hiç uçağa binmemiş yolcularla dolup taştı havalimanları. Trabzon Havalimanı'na hemen her hava yolu şirketinin uçağı inip kalkıyor. Ama hemen söyleyeyim ki, tek örnek değil burası. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere her havalimanında görülen manzara bu; üç aşağı beş yukarı. Çelebi Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Canan Çelebioğlu Tokgöz, geçenlerde bir sohbet esnasında bütün bunları dile getirmişti de inanamamıştım. Görmek lazımmış!.. Adam kimi eşyasını bohça yapmış, kimini de poşete tıkıştırmış. Çoğu patlıyor tabii. Ondan sonra da ayıkla pirincin taşını. Hele polis kontrolünde panikleyip telefonunu veya cüzdanını kaybedenlerin sayısını ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim!.. Yaşlı yolcu ayrı hizmet bekliyor, genç daha ayrı. Bazılarına tekerlekli sandalye temin etmek gerekiyor; bazılarına ise bu işin yolunu yordamını öğretmek. Uçağın kalkmasına beş dakika kala gelip bilet istiyor yolcu, mesela. Hep otobüsle seyahat etmiş çünkü. Alışkanlığını değiştirinceye kadar ona yardımcı olmak lazım tabii. Hava yolu taşımacılığını ucuzlattım ve halk bundan istifade etsin, demekle olmuyor demek ki. THY'nin hostesi olmadığı için uçamadığı veya rötarlı uçtuğu söyleniyor. Görülen o ki, sadece hostes eksikliği değil yaşanan aksamanın nedeni. Yer hizmetlerinin de takviye edilmesi şart!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.