Teknolojinin hayatımızda girmediği yer mi kaldı? Her safhasında var. Getirdiği kolaylıklar da inkâr edilecek cinsten değil hani. Hele bir de doğru yerde kullanılıyorsa; deme gitsin. Eskiden kapkaç olayları, otomobil hırsızlıkları rutin olayıydı büyük kentlerin. Şimdi azaldı. Azaldı çünkü cadde ve sokaklar mobese kameralarla donatıldı. Alışveriş merkezleri kamera ağı ile örüldü. Bu teknoloji harikası dijital aletlerin en büyük özelliği; gözlerinin açık olması. Fıldır fıldır her yeri tarıyorlar. En küçük mimiklerini dahi kaydediyor girip çıkanların. Suçun tespiti kolaylaştı yani. Anında yakalanıyor failler. Aynı şey şimdi sağlıkta da geçerli. 15 Ocak'tan itibaren kağıda yazılı reçete tarih oluyor mesela. e-reçete dönemi başlıyor. Bu uygulamanın o kadar çok faydası var ki, saymakla bitmez. Kırtasiyeciliği bitiriyor bir kere. Hani sıkça şikayet edilen o meşhur "doktor yazısı" vardı ya; o da sona eriyor. Reçeteler okunaklı olacak artık. Bu uygulama eczacının yanlış ilaç vermesinin de önüne geçiyor tabii. Gayet basit. Doktor hastanın vatandaşlık numarasını sisteme giriyor ve reçeteyi yazıyor. Hastaya, kimliğini gösterip istediği eczaneden ilacını almak kalıyor. Esas faydası ise şu: Doktorların ne tür ilaç yazdığının belli olması. Doktorların yazdığı ilaçlara bakıp o bölgede bir salgın olup olmadığının anında tespit edilmesi imkân dahiline giriyor her şeyden önce. Bölgede yaygın olan hastalık cinsini belirlemeyi ve hangi boyutta olduğunu görüp tedbir almayı kolaylaştırıyor. Bunun bir de suistimali önleme yönü var ki, o da önemli. Diyelim ki bir doktor bir firma ile anlaştı ve hep o firmanın ilacını yazıyor. Sistem anında gösteriyor bu fazlalığı. Sıkıysa doktor suistimal yapsın! Bu çeşit suistimallerin sayısı mutlaka azdır ama yok diyemeyiz. Doktor gibi hastanın da bu tür yollara tevessül etmesi imkân dahilinde. Daha doğrusu "dahilinde idi" şimdi "avuç içi okuması" ile onun da önüne geçiliyor. Bir nüfus cüzdanı eskiden birden fazla kişi tarafından kullanılabiliyordu. Bilhassa teröristler yapıyordu bunu. Avuç içi okuması ile birlikte bu yol da kapanıyor. Herkes kendi kimliğini kullanabilecek artık. 1 Nisan 2013 tarihinde başlıyor avuç içi okuması. Bireysel emekliliğe de devlet katkısı geliyor. Yüzde 25. 100 liralık sigorta priminin 25 lirasını devlet karşılıyor bundan böyle. İş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı da 2013'ün getirdiği yeniliklerden. Hasılı kelam sağlıkta çok önemli reformlar yaşandı, yaşanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar'ın bu hususta gösterdiği gayreti göz ardı etmemek lazım. Vatandaşın işi kolaylaştı. Doktora gitmesi, tedavi olması ve ilacını alması problem olmaktan çıktı. Ancak vatandaşın da kendine çekidüzen vermesi lazım. Doktor dövmek de ne demek oluyor? Hiç hoş değil! İnsan kendisini sağlığına kavuşturan hekime el kaldırır mı?