Samsun'un birçok hususiyeti varsa da bunlardan en meşhur olanı Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile bu şehre çıkışıdır hiç şüphesiz. Bendeniz de o güzel şehirdeydim geçen hafta sonu. Ancak, denizden değil havadan indim Samsun'a. Benim gidişimin Samsun'da Atatürk'ün "Milli Egemenlik" hareketi gibi bir sonuç doğurup doğurmayacağını bilmiyorsam da şehrin insanların kendilerini büyük bir değişime hazırladıklarını söyleyebilirim. Samsun fazla değil, daha 1980'li yıllarda Türkiye'nin gelişmişlik sıralamasında ilk onda yer alan bir ilimizdi. Şimdi 32'nci! Samsun halkı, "Neden?" diyor. "Neden 32'nciyiz? Nerede ne yanlış yaptık da, 25-30 senede 20 küsur basamak birden aşağı indik?" Samsun'da iş adamı, balıkçı, esnaf, köylü... kim varsa eli şakağında bu sorunun cevabını arıyor. Dizini döven mi ararsınız, kafasını taşa vuran mı? Hepsi var ve hepsi de Samsun'un bugünkü durumunu içine sindirebilmiş değil; illerini hak etmediği bu yerden kurtarmak için çare arıyorlar. Samsun Çarşamba ve Bafra gibi iki önemli ovaya sahip bir kere. Doğusundaki Çarşamba Ovası'nı Yeşilırmak, batısındaki Bafra Ovası'nı ise Kızılırmak Nehri suluyor. Karadeniz'in Çukurovası yani. Başta tütün olmak üzere her türlü tarım yapılıyor. Daha doğrusu yapılıyor-du! Şimdi ailelerin geçimini ne tütün sağlayabiliyor ne de diğerleri? Tarım arazilerinin tam göbeğine inşa edilen sanayi tesisleri de ciddi bir handikap olmuş durumda. Ekolojik tarıma izin vermiyorlar çünkü!.. Samsun aynı zamanda bir liman kenti. Uluslararası ticaretin bütün inceliklerini bilen insanları barındırıyor bağrında ama o konuda da fazlasıyla yanlış yapılmış. Her şeyden önce demir yolu bağlantısı sağlanmamış!.. "Şayet" dedi Karadeniz Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) Başkanı Bekir Çetinkaya. "Samsun Limanı, Mersin-Taşucu Limanı'na demir yolu ile bağlanmış olsaydı, Akdeniz'in bütün ürünleri Samsun üzerinden Rusya başta olmak üzere tüm Karadeniz ülkelerine ve Kafkasya'ya ulaştırılırdı. Bu projenin hayata geçirilmesi için Merzifon-Kırıkkale arasında takribi 200 kilometre demir yolu inşası gerekiyor." Karadenizli el ele Demir yoluna duyulan ihtiyaç sadece bununla da sınırlı değil. Samsun'u Sarp Sınır Kapısı'na bağlayacak olan 20-25 kilometrelik demir yolu tamamlanıverse, Samsun Türkiye'nin Azerbaycan, İran, Gürcistan ve Rusya'ya açılan kapısı olacak ama nedense bir türlü yapılmıyor!.. Anlattıklarıma bakıp da Samsun'un içinde bulunduğu durumdan dolayı karamsarlığa düşüp karalar bağladığını sanmayın sakın. Ahali bütün dikkatini bir noktaya odaklamış ve çıkış yolu arıyor dediğim gibi. Bu güzel şehre gidiş nedenim, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in de davetli bulunduğu KASİAD Hizmet Binası'nın açılış töreniydi. Bu görkemli tören esnasında gördüm ki, yörenin tarım, sanayi, madencilik ve taşımacılık envanteri çıkarılıyor birer birer. Samsun tarım bölgesi mi olacak? Yoksa, sanayi mi? Madencilik konusunda ne yapmak lazım? Çevre illerle hangi ortak projeleri hayata geçirebileceğine kadar her şey düşünülüyor inceden inceye. Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ilin "Strateji Planı"nı hazırlamış ve "Planlama Ofisi"nin açılışını Abdüllatif Şener'le birlikte yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz muazzam bir performans sergiliyor. Yeni inşa edilen Sahil Yolu'nun çevresine bir park yapıyor ki, müthiş! Türkiye'nin en büyük parkı olacağı söyleniyor. Türkiye'de hangi ilin problemi yok ki? Hepsi sıkıntılı, hepsi dertli. De... Samsun farklı. Farkı da eli böğründe oturmaması. Devletin bu illere kaynak aktarmasının ne imkanı var, ne de böyle bir gücü! Olsa da zaten bir işe yaramıyor devlet yatırımı. İstihdama sağladığı katkı bile yanıltıcı. Samsun bunun da bilincinde. Vali, Belediye Başkanı, oda ve birlik yöneticileri... İlin neyi varsa el birliği yapmış. Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte strateji geliştirmeye çalışıyorlar. Yol haritalarını çiziyorlar. İnovasyon denen kavram da bu değil mi zaten? KASİAD'ın faaliyetleri gerçekten övgüye değer. Başta Trabzon olmak üzere Karadeniz isminin son günlerde terörle birlikte anılması, Karadeniz insanını derinden yaralamış. Bir şeyler yapmaları, gençleri eğitip istihdama kazandırmaları gerektiğinin şuurundalar. Ortak akıl sayesinde bu kara lekeyi kısa sürede sileceklerini söyleyebilirim.