Sanayicinin iyimserliği

A -
A +

İş adamı, ekonomiye olumlu bakmaya meyyaldir. Elini taşın altına sokmuş bir insanın başka türlü davranması mümkün değil zaten. Ekonomik gidişat kötü ise kriz var demektir ki, yandı gülüm keten helva. Müteşebbisin uykusunu kaçırır böyle bir durum. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından hazırlanan "Konjonktür Değerlendirme Anketi" sonuçlarına bakınca, göze ilk çarpan unsur bu oluyor. İş adamının iyimserliği!.. Bin 581 iş adamının katıldığı bu ankette, mayıs ve haziran ayında yaşanan dalgalanmaların üretim hedefleri üzerinde olumsuz etkisi olmadığı gibi satış ile kârlılık hedeflerinde de ciddi bir bozulmanın yaşanmadığı ifade ediliyor. İhracatta hedeflenen 79 milyar doların üstüne çıkılacağı ve 82 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmini de var ayrıca. İthalatın ise düşeceği görüşü hakim. Bu beklentinin nedeni kur artışı. Fakat, kur yine hazirana geri döndü!.. Her şey toz pembe değil tabii. İşletmelerin yüzde 55'i ilk yarıda üretimde, yüzde 51'i de iç satışta artış olduğunu ifade etmiş olmasına rağmen bu işletmelerin yüzde 44'ü ise stokların arttığını belirtmiş. Hemen belirteyim ki, yılın ikinci yarısında iç satışın artacağı beklentisinde olanların oranı yüzde 58. Bu da stokların eriyebileceği yönünde bir gösterge. Ki, çok önemli. Stok demek, ek finansman demek çünkü. Maliyetleri doğrudan etkileyen bir unsur yani. Türkiye'deki işletmelerin en belirgin özelliği, özkaynak yetersizliği belki de. Geçmişte enflasyondan veya düşük kârdan dolayı olsun, işletmelerin özkaynakları hep eridi. Şayet bir de stoktan dolayı kaynak sıkıntısına girerse bu işletmeler, ayıkla pirincin taşını!.. Gerçi anket, MÜSİAD üyelerinin önemli bir bölümünün finansman ihtiyacını özkaynaktan karşıladığını gösteriyor. Yüzde 57 bu oran. Finans kuruluşlarından kredi alanların, yani borç kaynak kullananların oranı sadece yüzde 25. Onların da yüzde 18'i katılım bankaları ile iş birliği yapıyor. Yeri gelmişken bu noktada katılım bankalarının önemine bir nebze temas etmek gerekiyor. Son senelerde yapılan hukuki değişikliklerle katılım bankalarının hem sermaye yapıları güçlendirildi ve özkaynakları arttırıldı, hem de bu kurumların faaliyetleri zapturapt altına alındı. Dolayısıyla, bu kurumlar olması gereken konuma geldi ve reel ekonominin güçlendirilmesinde önemli rol üstlendi. Gönüllü kuruluşların rolü Bir sivil toplum kuruluşu olan MÜSİAD'ın son senelerde yüksek performans gösterdiği ve bu vizyonuyla göz doldurduğu bir gerçek. Ülke ekonomisinin gidişatını yakından takip ediyor ve gelişmeler hakkında günü gününe bilgi sunuyor üyelerine. Hem de global ekonomide yaşanması muhtemel olan değişiklikleri ve beklentileri aktararak. Vizyonları genişliyor tabii. Hemen belirtmeliyim ki, önümüzdeki senelerde MÜSİAD'a da çok daha fazla efor harcatacak olan bir konu var. O da, dış ticaret. Ankete katılan işletmelerin yüzde 63 gibi oldukça yüksek bir oranı, 2006'nın ikinci yarısında yatırım yapmayı düşündüğünü ifade ediyorlar ancak, bunların hemen hepsi yurt içi yatırım. Yeni şirket satın alan ve yurt dışında yatırım yapmayı düşünen işletmelerin sayısı yok denecek kadar az. Yüzde 1.5!.. Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki müzakere süreci başladı başlamak üzere. Türkiye ekonomisinin odağında KOBİ olacak bundan sonra. Onların güçlendirilmesi, global manada rekabet edebilir hale getirilmesi ve dünya ölçeğinde birer aktör olması için çaba harcanması lazım. Siyasi otoriteden çok gönüllü kuruluşlar yapacaklar bunu. MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, bu bakımdan MÜSİAD için büyük şans. Çünkü, kendisi Uluslararası Ekonomik İlişkiler'den mezun. Yüksek lisansını Amsterdam Üniversitesi Avrupa Enstitüsü'nde yaptı. Hakeza doktorası. O da Avrupa Topluluğu Enstitüsü'nden. Dört dörtlük bir AB uzmanı yani. Kolları sıvadı zaten. Güçlü bir danışmanlar ordusu kurdu. Araştırmalar... yayınlar... konferanslar... peş peşe geliyor. Şimdiden söylemek biraz zor ama ister misiniz önümüzdeki senelerde MÜSİAD üyesi birçok firma dünya markası olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.