Şanlıurfa'da gördüklerim

A -
A +

Say, deseler, peygamberler şehri Şanlıurfa'nın yüzlerce özelliğini sayarım; hem de bir çırpıda. Yalnız kentin değil haa, orada doğup büyüyen ve o mübarek beldenin şanına uygun bir hayatı kendine şiar edinen Şanlıurfalıların da sayarım binlerce hasletini. Halim selim, kendi halinde yaşayan ve iyilikten başka bir şey düşünmeyen o güzel insanların hasletini kim saymaz ki? Hazreti Lut, Yakup, İlyas, Eyüp, İbrahim, Şuayb ve Musa aleyhisselâm... bu yüce peygamberlerin her birisinin bereketli ayaklarının izini taşıyan verimli topraklarının yanı sıra, bol suyu da var kentin. Makedonya Kralı Büyük İskender, "suları bol" anlamına gelen Edessa ismini vermiş bu kente vakti zamanında. El-Ruha ismi de aynı nedenle konmuş zaten. Ne eksen yetişiyor. Üstüne üstlük Atatürk Barajı da bu ilin sınırları içinde. 360 gün şehrin üzerinde ışıldayan güneş ve ılıman bir iklim... Daha geçenlerde Göbekli Tepe mevkiinde bulunan mabedin 12 bin sene öncesine ait ve dünyanın en eski mabedi olduğu belirtildi. Şanlıurfa aynı zamanda zengin bir antik kent özelliğine de sahip yani. Hakeza Harran Üniversitesi; dünyanın ilk üniversitesi... Şehrin kale ve surları hâlâ dimdik ayakta duruyor. Cami, han, konak ve kervansarayların güzelliği, görenlerin başını döndürecek kadar muhteşem. Görüp de hayran olmamak mümkün değil. Hele geleneksel Urfa Evleri? Her birisi bir kültür abidesi. Amma! İşin bir de amması var ki, ne amma? O güzelim Balıklı Gölün ve Dergah'ın hemen yanı başı gecekondularla çevrilmiş bir kere. Köyden kente göç eden ahalinin buraları âdeta işgal etmesine ve şehrin senelerce onlar tarafından kirletilmesine göz yumulmuş maalesef. Tarihî eserler, gecekonduların arasında kaybolup gitmiş!.. 12 bin senedir çeşitli medeniyetleri bağrında barındıran bu şehrin çocukları bugün boyacılık yaparak veya sokaklarda kağıt mendil, sakız satarak atılıyor hayata! Fakirlik diz boyu. Bu tezatı kim nasıl izah eder acaba? Tam festival Şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yılı münasebetiyle tertiplenen "2. Kültür ve Sanat Festivali" için gittiğim Şanlıurfa'yı geçen seneye göre oldukça değişmiş buldum. Olumlu bir değişim bu. Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın gayreti ve tabii, disiplini sayesinde olmuş bütün bu iyileştirme hareketi ve tarihe dönüş seferberliği. Fakıbaba, bu özelliğinden dolayı zaman zaman tenkit edilse de sabah 6, gece 12... ha bire çalışıyor. Gecekondu ve ruhsatsız binalar yıkılıyor ve onlar temizlendikçe; tüm şaşaasıyla eski şehir ortaya çıkıyor. Muazzam bir restorasyon çalışması var kentte. Kervansaraylar, konaklar, hanlar, hamamlar ve çarşılar. Hepsi ama hepsi tekrar eski ihtişamına kavuşuyor. Her sene kutlanan "kurtuluş yıl dönümünün" son iki senedir festivale dönüştürülmesi de çok hoş ve isabetli olmuş. 3 gün 3 gece süren kutlamalarda Şanlıurfa halkı kelimenin tam manasıyla festival havası yaşıyor. Dileyen dilediği kadar eğleniyor; isteyen istediği kadar kültür, sanat ve tarih soluyor. Her ağacın dibinde folklor, her çatının altında sanat, her binanın içinde bir sergi görmek mümkün. Terör ve anarşi olmadığı için Şanlıurfa halkı hiç rahatsız olmadan gönlünce eğeleniyor ve istediği etkinliği takip etme fırsatı buluyor. Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba, "Önümüzdeki sene geldiğinde çok farklı bir Şanlıurfa bulacaksın" dedi bana ve ben de ikna oldum. Fakıbaba ne dedi de beni ikna etti? Şehir fakirlikten nasıl kurtulacak? Bir sonraki makalemde işte bu konuya temas edeceğim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.