Geçen yazımda Şanlıurfa Belediyesi'nin projesinden bahsedip teferruatını bilahare yazacağımı bildirmiştim. Şanlıurfa şehri öyle bir şehir ki, onun kıymetini ne biz entelektüeller, ne turizmciler, ne de siyasiler biliyor. Hele görev alanı çöp toplamak, şehrin suyunu temin edip kanalizasyon şebekesi kurmak ve toplu taşımacılık yapmak gibi işlerle sınırlandırılan belediyelerin bilmesi hiç mümkün değil ama Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba bir istisna. Şanlıurfa'nın kurtuluşunu turizmde görüyor ve şehrin tarihî dokusunu ayağa kaldırmak için gecesini gündüzüne katıp çalışıyor. Başarılı da ha, onu da söyleyeyim. Eski Urfa, şehrin güneyindeki dağdan yüksek surlarla aşağı inen ve ovada devam eden görkemli bir kalenin içinde kurulmuş muazzam bir şehir. Dünyada bir emsali daha olduğunu sanmıyorum. Güneydeki dağın hemen eteğinde yer alan Dergah (İbrahim aleyhisselamın doğduğu kabul edilen mağara) Balıklı Göl ve Hazreti Eyyup Mağarası... Urfa'ya 'Peygamberler şehri" unvanını kazandıran bu mukaddes tarih demeti kendisini çevreleyen yeşil alan içinde sarıp sarmalıyor ziyaretçilerini. Az ilerde başlayan ve kuzeye doğru uzanan eski Urfa şehri ise Ulucami ve o vaktin tüccarları tarafından kurulan çarşı, han, kervansaray gibi tarihî yapıları ile gerçek bir tarih merkezi. Hele o taş evleri ve eski sokakları... İnsanı alıp çok gerilere götürüyor. Şehrin 44 kilometre uzağındaki Harran şehri var bir de tabii. Hâlâ dimdik yükselen Harran Üniversitesi külliyesi... dönemin ünlü doktor, matematikçi ve din bilginlerini barındırmış ve çevreye ilim yayılmış buradan. Şanlıurfa, son senelerde gayretli valilerle yönetilme şansını yakalamış. Şehrin eski dokusunu korumak için yeterli olmasa bile bir hayli restorasyon çalışması yapılmış ve etrafı temizlenmiş bu tarihî yapıların. Şanlıurfa Belediye Başkanı Fakıbaba, şimdi Dergah ile eski Urfa şehrini, aslına uygun restore etmek ve bu güzel şehri dünya turizmine açmak istiyor. İnanç turizmi. Tarih ve kültür. Hepsi iç içe. Dileyen dilediği için gelsin. Bu mekanlar hele bir de yörenin kendine has el işi ve sanat eserleriyle zenginleştirilirse; deme gitsin. Bu söylediklerim kulağa hoş gelen sözler ama eyleme geçmediği müddetçe hiçbir kıymeti yok!.. Eylem demek, plan demek; proje demek ve hepsinden önemlisi finansman demek... Peki, Şanlıurfa Belediyesi yapabilir mi bunların hepsini? Bence zor. Plan ve proje yapmak sanıldığı gibi kolay bir şey değil. Hele bizim gibi bu tür alışkanlığı olmayan ülkelerde daha da zor. Birçok verileri bir araya getirip uzun vadeli master plan hazırlamak lazım ki, bunun için dünyada yapılanları ve tatil maksadıyla seyahat yapan insanların neyi nasıl görmek istediklerini ve onları rahat ettirmek için nasıl bir altyapı gerektiğini iyi bilmek gerekiyor. Hadi diyelim ki, Şanlıurfa Belediyesi bütün bunları biliyor. Yetmez. Sadece bir yöre için kim seyahat eder ki? Fakat Adana'dan yola çıkan bir turist Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Malatya, Adıyaman, Van.... güzergahındaki tarihi soluya soluya seyahat ederse; o başka tabii. Demek ki, bu projenin bir şehir değil bölge olarak genişletilmesi ve öyle ele alınması lazım. Bu yapılırsa finansman problem olmaktan çıkar. Birçok fon var çünkü bu tür geri dönüşümlü projelere para vermek isteyen.